Empat ve Narsistin Tehlikeli Dansı
Fatma Ece Gödeoğlu
Sevgili okurlar, hepimizin hayatında zaman zaman karşılaştığı bir gerçek var: insanların iç dünyalarının karmaşıklığı ve bu karmaşık yapının ilişkilerimizi nasıl şekillendirdiği. İlişkilerde, özellikle de duygusal bağlarda, kendimizi tanımak kadar karşımızdakini tanımak da son derece önemli. Sizlerle empat ve narsistin denge ilişkisi dansını, yani iki zıt kutbun bir araya geldiği ve genellikle tek bir tarafın yıprandığı o dramatik ilişkiyi anlatmaya çalışacağım.
Bir empat ve narsistin ilişkisinin başlangıcı, ilk bakışta sıradan bir aşk hikâyesi gibi görünebilir. Empat, sevgi dolu bir kalp ile karşısındakini tüm benliğiyle sever. Narsist ise bu sevgiyi sanki karşılık veriyormuş gibi gösterir. Ancak dikkat edin; bu ilişki daha en başından tek taraflı bir doyumun temelleri üzerine kuruludur. Empat, narsistin sevgisini karşılıklı zannederken, narsist aslında kendi varlığından memnuniyet duymaktadır.
Empatlar, sevgi dolu kalplerinin getirdiği naif bir yanlış anlama içindedirler; kendilerini, hayat boyu belki de bir kez bulunabilecek türden bir aşka kaptırırlar. Oysa narsist, empatın bu büyük sevgi ve bağlılığını kurnazca kullanır. Narsistin yarattığı illüzyon, empata bu aşkın özel ve benzersiz olduğunu düşündürür. İşte bu, empatın derin bağ kurduğu ve kopmakta zorlandığı noktadır.
Peki, narsistler bazen bu ilişkiyi gerçekten istiyor gibi görünmüyor mu? Evet, öyle görünebilirler. Ama aslında istedikleri şey sevgi ya da bağlılık değil; kontrol. Narsist, empattan aldığı sevgi ve enerjiyi kendi çıkarlarına yönlendirir. İlişkinin zamanla nasıl şekillendiğini hepimiz az çok biliyoruz: narsist, empatı yetersiz hissettirmek için ufak dokundurmalar yapar. Doğrudan saldırgan olmazlar ama "Sana zarar vermek istemem ama..." diye başlayan cümlelerle sürekli eleştirirler.
Bu noktada empat, hem kendine hem de ilişkisine olan güvenini kaybeder. Yavaş yavaş, hayatındaki kararları almaktan bile çekinir hale gelir. Narsist, empatın özgüvenini kırarak onu bir tür bağımlılık döngüsüne sokar. Empat, tüm bu duygusal manipülasyonun farkında olmadan kendisini "narsistin onu sevdiği" fikrine kaptırır. Oysa gerçek şu ki, narsistin ihtiyacı olan tek şey kendi üstünlüğünü hissetmektir.
İlişkinin bu aşamasında empat, narsistin ruhundaki derin yaraları iyileştirmeye çalışır. Çünkü empatlar, karşılarındaki insanın da kendileri gibi yaralı olduğuna inanır. Ancak burada gözden kaçan önemli bir nokta var: narsistlerin yaraları, empatlardan çok farklıdır ve onları iyileştirmek pek de mümkün değildir. Yani, empatın iyileştirme çabaları boşa giderken narsist bundan yalnızca fayda sağlar.
Zamanla, empat ilişkisinde her şeyin narsistin ihtiyaçları etrafında döndüğünü fark eder. Kendi isteklerini dile getirmekten korkar hale gelir çünkü bunu yaparsa narsisti kaybetmekten endişe duyar. Oysa içten içe, bu ilişkiyi sürdüren çabanın tek taraflı olduğunu da fark etmeye başlar. Bir noktada, empat sesini yükseltir; artık duygusal baskıya dayanamıyordur. Fakat bu, narsist için bir tehdit anlamına gelir ve hemen karşı atağa geçer. Empatı "dramatik" ya da "abartılı" olmakla suçlayarak onun duygularını küçümser.
Narsistlerin bu davranışı, empatın zihnini bulandırmak için kullandıkları tipik bir taktiktir. Empat, neyin gerçek neyin illüzyon olduğundan artık emin değildir. Kendini sorgular, hatta bu ilişkide bir hata olup olmadığını düşünür. İşte bu noktada, empat manipüle edildiğini anlamakta zorlanır. Çünkü narsist, etrafındaki dünyayı çarpıtıp empata gerçek dışı bir senaryo sunmuştur. Çevrelerinde olan biten her şey, narsistin iyi ve empatın kötü olduğuna dair bir illüzyon yaratır.
Bu ilişkilerde empatlar, tüm iyi niyetleriyle iletişim kurmaya çalışır ama narsist her zaman bir bahane bulur. Suçu asla kabul etmez ve kendini haklı çıkarmaya çalışır. Empat ise tüm bu süreçte kaybolmuş, incinmiş ve çaresiz hisseder. Ancak, kalbini kıran her şeye rağmen, empatın özüne dönüp kendi gücünü fark etmesi gerekir. Çünkü empati, doğuştan bir şifacıdır. İyileştirici gücünü narsistin kötücül dünyasından çıkarmalı ve kendine dönmelidir.
En zor gerçek şu ki, herkes sevgiyi ve ilgiyi hak etmez. Her üzülen ya da mutsuz görünen insan, sandığımız kadar masum olmayabilir. Narsistler, genellikle bu sahtelikle insanları kendilerine çekerler. O yüzden empatin, kimin gerçek, kiminse sahte olduğunu ayırt etme becerisini geliştirmesi gerekir.
Sevgili okuyucular, empatlar için bu, acı bir uyanıştır. Ancak bu uyanışla birlikte güçlenirler. Narsist ise hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eder ve bir sonraki kurbanını bulur. Empat ise bu deneyimden ders alarak daha bilge, daha dikkatli ve daha güçlü bir şekilde yoluna devam eder.