Haberler

Gerçek Benlik ve Sahte Benlik

Fatma Ece Gödeoğlu

Fatma Ece Gödeoğlu

İletişimci ve Psikolog
15.08.2024 09:30

Hepimiz hayatımız boyunca kim olduğumuzu, nasıl hissedip nasıl davranmamız gerektiğini sorgularız. Bu soruların yanıtlarını ararken, içsel dünyamız ile dış dünyanın beklentileri arasında sıkışıp kaldığımız anlar olur. İşte bu noktada, Donald Winnicott'un ortaya koyduğu gerçek benlik ve sahte benlik kavramları devreye giriyor. Gerçek benlik, içimizdeki öz, saf ve doğal olan; sahte benlik ise, toplumun beklentilerine cevap vermek için takındığımız maske. Bu iki benlik arasındaki çatışma, günlük yaşamımızda bize huzur ya da tam tersi, derin bir rahatsızlık verebilir.

Düşünün, bir arkadaş toplantısına katılıyorsunuz. Normalde sessiz, sakin bir yapınız var ama o gün çevrenizdeki insanlar sizi daha dışa dönük görmek istiyor. Bu beklentilere uyum sağlamak için konuşkan ve neşeli davranıyorsunuz, fakat bu sizin doğal haliniz değil. İşte burada sahte benlik devreye giriyor; dış dünyanın beklentilerine uygun davranmak için kendi gerçek hislerinizi bastırıyorsunuz. Sahte benlik, sizi çevrenin onayını kazanmak için zorlar, ama bu zorlamalar içsel huzurdan uzaklaştırır.

Benzer bir durum iş yerinde de karşımıza çıkabilir. Patronunuzdan övgü almak için sınırlarınızı zorlayarak ekstra işler üstleniyor, dinlenmeye duyduğunuz ihtiyacı yok sayıyorsunuz. Bu da sahte benliğin bir başka yansıması; dışarıdan gelecek onayı kazanmak adına, kendi isteklerinizi ve ihtiyaçlarınızı ikinci plana itiyorsunuz. Ancak, bu süreçte gerçek benliğinizin sesini duymak zorlaşır; çünkü sahte benlik sizi sürekli daha fazla çaba göstermeye iterken, içinizde bir yerlerde "Buna gerçekten ihtiyacım var mı?" diye sorgularsınız.

Gerçek benlik ise, tamamen farklı bir deneyim sunar. Yine o arkadaş toplantısında, bu kez çevrenin beklentilerinden bağımsız, içten gelen bir rahatlıkla, sessiz kalmayı tercih ediyorsunuz. Kimseyi memnun etme kaygısı taşımadan, sadece kendiniz olarak davranıyorsunuz. Bu, gerçek benliğin devrede olduğu bir andır. Gerçek benlik, dışsal onay arayışından bağımsızdır; o, kendi içsel huzurunuza odaklanır ve sizi siz yapan özgün özellikleri ortaya çıkarır.

Ancak, bu iki benlik arasındaki çatışma, insanı derinden etkileyebilir. Sürekli olarak dış dünyanın beklentilerine uyum sağlamaya çalışırken, içinizde gerçek benliğinizin "Buna gerek yok" diye haykırdığını hissedebilirsiniz. Bu çatışma, uzun vadede kişinin kendini sahte bir yaşam sürüyormuş gibi hissetmesine neden olabilir.

Örneğin, her sabah işe giderken bir yandan "Bugün yine kendimi aşmalıyım" diye düşünürken, diğer yandan içten gelen bir ses "Neden sürekli bu kadar yıpranıyorum?" diye sorguluyorsa, işte bu sahte benlik ile gerçek benlik arasındaki çatışmanın tam da kendisidir. Bu tür çatışmalar, uzun vadede insanın otantik benliğiyle olan bağını zayıflatır ve hayatını sürekli bir memnuniyet arayışı içinde sürdürmesine neden olur.

Sonuç olarak, sahte benlik bizi dış dünyanın taleplerine uygun davranmaya zorlar, ancak gerçek benlik, içsel huzurun ve tatminin kaynağıdır. Bu iki benlik arasındaki dengeyi bulmak, hayatımızda daha fazla otantiklik ve anlam bulmanın anahtarıdır. Gerçek benliği dinlemek ve ona göre yaşamak, kendimizi daha özgür, daha huzurlu ve en önemlisi daha kendimiz gibi hissetmemizi sağlar.

title