Haberler

Gerçek Büyüme: Sahte Olandan Öze Yolculuk

Fatma Ece Gödeoğlu

Fatma Ece Gödeoğlu

İletişimci& Psikolog& SinemaTv Uzmanı
18.02.2025 03:33

Büyümek, sadece yaş almak değil, hayatın risklerini kabul etmek, kendi hapsedildiğimiz duvarlardan çıkmak ve hayata açılmaktır. Gerçek büyüme, aklımızda ya da hayallerimizde değil, bizzat hayatla sürekli iletişim halinde olmaktan geçer. Çıplak, açık, savunmasız kalmayı göze almaktır. Ancak bu şekilde hayata gerçekten yer açabiliriz.

İnsan yaşlanır ama her zaman büyüyemez. Aklımız belirli bir yaşa kadar gelişir, fakat kalp çoğu zaman uzun zaman önce durmuştur. Olgunlaşmamış bir insanın çocukluğunu, olgun bir insanın masumiyeti ve sadeliğiyle karıştırmamak gerekir. Olgunlaşmamış insanlar, başkalarının düşüncelerine bağımlıdır. Kendilerine ait olmayan, başkalarının beklentilerine göre şekillendirilmiş bir cephe inşa ederler. Oysa gerçek olmak, dış dünyadan değil, içimizden keşfedilmesi ve inşa edilmesi gereken bir süreçtir.

Gerçek büyüme ancak sahte olanı bırakarak mümkündür. Sahte olan büyüyemez; sadece gerçek olan gelişebilir. Tıpkı plastik bir çiçeğin her zaman aynı kalması gibi, başkalarının onayını almak için şekillendirilmiş bir kişilik de donuk ve değişmezdir. Kazanılmış kişilik, çoğu zaman başkalarına göstermek için yarattığımız bir imajdır. Sevgi, ilgi, onay ve tanınma arayışımız, gerçekte kim olduğumuzu saklayan bir maskeye dönüşebilir.

Ruhsal yolculuk, sürekli bir büyüme yolculuğudur. Bu, maddi dünyada fiziksel bedenimizi, enerjimizi ve düşüncelerimizi kullanarak deneyim kazandığımız bir süreçtir. Gerçek din, büyümenin ve gelişmenin bilimidir. Ve bu değişim, sahte kişilikten öze dönüşle başlar. Çünkü gerçek, bizimle doğarken; yanlış olan, yani yapay kimliklerimiz, toplum ve çevremiz tarafından bize yüklenmiştir.

Ego, sahte kişiliği savunmak için inşa edilmiş bir savunma mekanizmasıdır. Başkalarının yargıları ve eleştirileri karşısında hissettiğimiz rahatsızlık, kırgınlık ya da depresyon, aslında bizim değil, dış dünyaya sunmaya çalıştığımız ideal benliğimizin savunma refleksidir. Başkalarının bizi nasıl görmesini istiyorsak, ona uygun bir imaj yaratır ve bunu korumak için çabalarız. Ancak gerçek büyüme, bu sahte ile yüzleşmek ve onu geride bırakmakla mümkündür.

Gerçekten büyümek istiyorsak, önce içimizdeki sahteyi tespit etmeli ve onu gerçeğimizden ayırmalıyız. Plastik bir hayat yaşamak istemiyorsak, öncelikle kendimize dürüst olmalıyız. Sahte kişilik içinde yaşayanlar, kolayca yönlendirilebilir ve şartlandırılabilirler. Çünkü onların benliği, aile ve toplum tarafından dayatılan inançlar, psikolojik ve duygusal kalıplar tarafından şekillendirilmiştir. Oysa varoluşlarıyla yaşayan insanlar, dış koşullanmaların etkisinden bağımsızdırlar. Bilinçlidirler ve hangi etkilere maruz kalacaklarını kendileri seçerler.

Gerçek büyüme, dışarıdan bize verilenlerle değil, içimizde keşfettiğimizle başlar. Sahte olanı bırakıp, öze yönelmeye cesaret edebiliyor muyuz? Asıl soru budur.

title