Haberler

Hayat Bir Satranç Tahtasıdır

Fatma Ece Gödeoğlu

Fatma Ece Gödeoğlu

İletişimci& Psikolog& SinemaTv Uzmanı
20.08.2024 03:49
Hepimiz zaman zaman hayatı anlamlandırmaya çalışırken, farklı benzetmelere başvururuz. Kimi zaman bir yolculuğa, kimi zaman bir savaşa, kimi zaman da bir oyuna benzetiriz. Peki, hayatı bir satranç tahtasına benzetmeyi hiç düşündünüz mü? Bir satranç tahtasında, her parça farklı bir role sahiptir, farklı bir yolda ilerler, ama her biri oyunun dengesini korur. İşte hayat da tam olarak böyledir; her birimiz bu büyük oyunun bir parçasıyız, birbirinden farklı ama bir o kadar da anlamlı rollerimiz var.

Hayatı bir satranç tahtası olarak görmek, bize önemli bir gerçeği hatırlatır: Hepimiz bu dünyada farklı yollar izlesek de, bu yolların kesiştiği noktada, birbirimizi ezip geçmek zorunda değiliz. Aksine, bu farklılıklar, hayatı zenginleştirir, derinleştirir. Düşünün, satranç oyununda piyonlar en zayıf gibi görünen parçalardır. Ama doğru zamanda doğru adımlarla ilerleyen bir piyon, oyunun kaderini değiştirebilir. Tıpkı hayatta, basit görünen rollerin aslında ne kadar önemli olabileceği gibi.

Toplumun çoğu zaman bize dayattığı "en güçlü olma" baskısı, bizi rekabete, başkalarını gölgede bırakmaya iter. Ancak gerçek bilgelik, başkalarını alt etmekte değil, bu farklılıkları güçlü yanlara dönüştüren bir alan yaratmakta yatar. Bir düşünün, bir iş yerinde sadece en yetenekli bireyler öne çıkarılsa, diğerlerinin katkıları göz ardı edilse, ne olur? Fikirler çeşitlenmez, yenilikler ortaya çıkmaz. Oysa her çalışanın yeteneği, deneyimi ve bakış açısı değerli kabul edildiğinde, iş ortamı çok daha yaratıcı ve verimli hale gelir. Büyük başarılar, yalnızca liderlerin değil, ekipteki herkesin katkısıyla elde edilir.

Bu noktada, herkesin kendi rolünü dürüstlükle ve saygıyla oynadığı bir dünya hayal etmek gerekiyor. Tıpkı bir orkestrada her enstrümanın kendi sesini duyurduğu ama tüm bu seslerin bir araya gelerek mükemmel bir uyum oluşturduğu gibi. Eğer sadece bir enstrüman diğerlerinin sesini bastırmaya çalışırsa, o senfoninin güzelliği kaybolur. Hayat da aynen böyle; herkesin kendine özgü sesi, katkısı vardır ve bu sesler bir araya geldiğinde hayat gerçekten anlam kazanır.

Hayatın satranç tahtasında, en güçlü parça olma yarışı yerine, herkesin kendi gücünü, yeteneğini ve perspektifini ortaya koymasına olanak tanımak, çok daha kapsamlı ve uyumlu bir yaşam sunar. Bir futbol takımı düşünün, en iyi oyuncuların değil, takımın bir bütün olarak uyum içinde çalışması şampiyonluk getirir. İşte mesele, sadece bireysel olarak en iyi olmak değil, birlikte daha iyi bir oyun kurmak, daha iyi bir dünya inşa etmektir.

Unutmayalım ki, bu hayatta hepimizin bir yeri var. Bu yerin değeri, başkalarını gölgede bırakmakla değil, onlarla birlikte anlamlı ve uyumlu bir hayat sürdürmekle ortaya çıkar. En parlak zaferler, başkalarını yenmekle değil, onlarla birlikte kazanmakla elde edilir. Tıpkı bir bahçede, farklı çiçeklerin bir arada büyüyerek muhteşem bir renk cümbüşü yaratması gibi, biz de farklılıklarımızla bir araya geldiğimizde hayatı daha güzel kılabiliriz.

title