Hızlı Tren Hattında Kahramanmaraş Üvey Evlat mı?
Fatma Ece Gödeoğlu
Son yıllarda Türkiye'nin demir yolu yatırımları hız kazandı ve bu projeler, yalnızca ulaşımı kolaylaştırmakla kalmayıp aynı zamanda bölgesel kalkınmayı yeniden tanımlıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun nisan ayında açıkladığı Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Hattı projesi, bu sürecin önemli bir ayağı. Ancak bu tür projelerde teknik altyapı kadar sosyal, ekonomik ve politik dengeler de belirleyici oluyor.
Bu hızlı tren hattı, dört büyük şehri sadece 2 saat 15 dakikada birbirine bağlayacak. Yılda 6,4 milyon yolcu ve 100 milyon ton yük taşıma kapasitesiyle bölgenin ticaret hacmini artıracak, Türkiye'nin uluslararası taşımacılık ağındaki konumunu güçlendirecek. Ancak bu büyük hedeflerin arasında bir şey eksik: Kahramanmaraş.
İpek Yolu'nun kadim şehirlerinden biri olan ve turizm potansiyeli yüksek olan Kahramanmaraş'ın güzergâh dışında bırakılması, ekonomik ve kültürel açıdan önemli bir fırsatın kaçırıldığına işaret ediyor. Bu şehir, Germanika antik kentinden Yedi Kuyular Kayak Merkezi'ne kadar turizmde büyük bir potansiyele sahip. Peki, bu kadar stratejik bir şehir neden bu projede yok?
Coğrafya mı, Ekonomi mi?
Ulaşım projelerinde coğrafya kadar ekonomik ve lojistik ihtiyaçlar da göz önünde bulunduruluyor. İlk bakışta, Kahramanmaraş'ın güzergâh dışında kalması maliyet ve fizibilite değerlendirmeleriyle açıklanabilir. Ancak Maraş, sadece bir turizm şehri değil; aynı zamanda hızla büyüyen bir sanayi ve ticaret merkezi.
İhracatta ülkeye ciddi katkılar sunan ve işgücü açısından göç almayan bu şehir, hızlı tren hattını fazlasıyla hak ediyor. Hızlı tren, Maraş'a turistik ve ekonomik anlamda ivme kazandırabilir, hatta bölgedeki iş imkanlarını artırarak daha fazla kalkınmayı teşvik edebilir. Ancak bunun için, projenin sadece bugünün ihtiyaçlarını değil, gelecekteki potansiyeli de dikkate alması gerekiyor.
Toplumun Gücü: Maraşlılar Ne Yapmalı?
Osmaniye'nin projeye dahil edilmesi, büyük ölçüde yerel taleplerin etkili bir şekilde dile getirilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Peki ya Kahramanmaraş? Eğer Maraşlılar, sivil toplum kuruluşları ve yerel yöneticiler bu konuda daha güçlü bir lobi faaliyeti yürütürse, projeye dahil edilme şansı artabilir. CİMER'e yazmak, halkın sesi olmak, yetkililere projelerin önemini anlatmak... Tüm bunlar, bir şehrin geleceğini şekillendiren adımlardır. Çünkü bu tür projeler sadece teknik değil, aynı zamanda politik kararlılık meselesidir.
Bölgesel Denge ve Gelecek
Türkiye'nin hızlı tren projeleri, yalnızca bugün için değil, gelecekteki ulaşım ağı için de bir temel oluşturuyor. Kahramanmaraş'ın bu ağda yer almaması, şu an bir başlangıç sorunu gibi görünebilir. Ancak bu, kader değil. Eğer Maraşlılar, bu projeye dahil olma konusundaki kararlılıklarını gösterirlerse, bir sonraki genişletme projelerinde bu hat üzerinde yer almaları mümkün olabilir. Kısacası, hızlı tren projeleri, sadece teknik detaylardan ibaret değildir. Bölgesel kalkınma, sosyal adalet ve ekonomik fırsatlar için bir denge unsuru olmalıdır. Bu dengede Kahramanmaraş gibi şehirlerin hak ettiği yeri alması, yalnızca bir proje değil, bir vizyon meselesidir. Şimdi, bu vizyonu şekillendirme sırası Maraşlılarda. Sesinizi duyurun; çünkü bu, sizin geleceğiniz!