Hz. Nuh’un Şehri Şırnak: Eski-yeni karşılaştırması
Doç. Dr. Fevzi Rençber
2009 yılında Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesine bağlı olarak açılan İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalındaki araştırma görevlisi kadrosu imtihanını kazandığım zaman bir Adıyamanlı olarak doğuya ilk yolculuğum başlamıştır. Bu yolculukta Şırnak isminin kendim ve çevrem üzerindeki olumsuz etkisini hissetmekle beraber sevdiğim işi yapacak olmanın mutluluk ve heyecanını ziyadesiyle hissediyordum. İmam-hatipli bir genç olarak, 28 Şubat sürecinin zor günlerini yaşadığım 1997-2002 yılları arasında üniversite hazırlık kitaplarına Prof. Dr. Fevzi RENÇBER ifadesini yazıyor, bu umut ve azimle hayallerimin peşinde gidiyor olmanın heyecanını yaşıyordum. 28 Şubat postmodern darbesini yaşayan, gören ve hayatının büyük bir kısmını etkileyen biri olarak bu günleri asla unutmamam gerektiğini ve hatıralarla genç nesillere bu süreci anlatmam gerektiğini biliyordum.
Korku ve heyecanı bir arada yaşadığım Şırnak'a ilk yolculuğumu unutmam asla mümkün değildir. İstanbul gibi bir yerden Şırnak'a gitmek, terör ile anılan bu coğrafyada yaşamak büyük bir cesaret örneğiydi. Biber gazları, kepenk kapatmalar, yol kesmeler, yakılan arabalar, kimlik kontrolleri, molotof kokteylleri Şırnak şehrinin günlük konuşmalarının özeti şeklindeydi. Şırnak'ta bir akademisyen olarak bilimsel çalışmalar yapıyor olmanın yanında günlerimiz, aylarımız ve yıllarımız yukarıda saydığım korkularla geçti. Özellikle Kobani ve Hendek eylemlerinde yakılan ve yerle bir edilen şehirler ve vahşice öldürülen masum insanlarımız, zihnimizde en derin iz bırakan acı dolu hatıralar oldu. Çukur olayları ve 15 Temmuz darbesiyle dağdaki terörist ile şehirdeki terörist karmaşasını anlamak ve çözümlemenin gerçekten zor olduğu günlerden geçtik. Güçlü bir devlete ve güçlü bir orduya sahip ülkemizin neden bu tür olayları nihayete erdiremediğini anlamak çok zordu. Açıkçası eski Şırnak üzerine yaşadığım bütün hatıraları yazarak sözü fazla uzatmak istemiyorum.
Yeni Şırnak kavramının oluşmasında kendi değerleri ve kendi insanıyla barışık bürokratların, vali ve kaymakamların, kolluk komutanlarının şehir yönetiminde görev almasının katkısı büyüktür. Şırnaklı insanların eskiden devlet görevlisi gördüklerinde yol değiştirdikleri günlerden sonra artık "valimiz bize bizden daha yakın", "ne kadar sempatik, ne kadar sevecen" ve "devletin şefkatli eli sayın valimiz" cümleleri Şırnaklı esnaf ve halk içinde duyduğumuz cümlelerdir. Özellikle Eski valimiz ve şu an Emniyet Genel Müdürümüz Sayın Mehmet Aktaş ve mevcut valimiz Sayın Ali Hamza Pehlivan beylerin haklarını teslim etmek, gösterdikleri gayretler için teşekkür etmek yerinde olacaktır. Neredeyse yılın her gününde yapılan kültürel faaliyetlerle, ulusal ve uluslararası düzenlenen spor müsabakalarıyla, yapılan ev ziyaretleriyle, gençlerin ve annelerin eğitimi için yapılan çalışmalarla, hamsi günleriyle, Cudi festivaliyle, üniversite iş birliği ile yapılan sempozyumlarla şehrin dağarcığı ve hafızası tamamen değiştirildi. Eskiden terör ile anılan Şırnak, şimdi kültürel, sportif ve sosyal faaliyetlerle gündem olmaktadır. Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY'u saygı, sevgi ve rahmetle anarken şu özdeyişin de anlamlı olacağını düşünmekteyim: "Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Bugün yaşadıklarımız, başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu ve Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Mehmet Kasapoğlu beylerin bölgeye karşı gösterdikleri hassasiyetin güzel meyveleridir.Eskiden dağlarında silah seslerinin duyulduğu Şırnak'ta bugün tenis raketlerinin, devletini ve milletini seven gençlerin sesi duyulmaktadır. Şırnak dağlarında çiçekler açmakta, kuşlar ötmekte ve şehir merkezinde insanlarımız güven içinde dolaşmaktadır. Şırnaklılar ve dışarıdan gelen devlet memurları artık korkuyla değil güvenle sokağa çıkmakta; devletine güvenmekte ve onun yanında olduğuna yürekten inanmaktadır. 2009 yılından beri yaklaşık 13 yıldır Şırnak'ta yaşayan biri olarak yaşadıklarımı ve gördüklerimi yazmanın yerinde olacağını düşünmekteyim. Çünkü devletine, milletine ve yaşadığın şehre karşı vefalı olmak bunu gerektirir. Çünkü Hz. Nuh'un şehri Şırnak'ı tarihsel, kültürel ve dini geçmişiyle buluşturan bu hizmetleri hatırlamak ve hafızalarda korunmasına vesile olmak yerinde olacaktır.
TEŞEKKÜR
Kıymetli babam HACİ ABDULGANİ RENÇBER'in geçirdiği beyin kanaması sonrası kaldırıldığı Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde başarılı bir şekilde tedavi sürecini geçirmektedir. Bu süre zarfında babamın teşhis ve tedavisinde ilgi ve alakalarını esirgemeyen; başta Adıyaman Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ş. Cem Yücetaş'a, Adıyaman Belediye Başkanı Dr. Süleyman Kılınç'a, Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Fatih Doğan'a, Göğüs Cerrahisi Opr. Dr. Ömer Cenap Gülyüz'e, İç Hastalıkları Uzm. Dr. Erkan Çakmak'a, Adıyaman Belediye Başkanı Özel Kalem Müdürü Nevzat Yıldırım'a, Adıyaman Ak Parti İl Başkanı Mehmet Dağtekin'e, Şırnak Ak Parti İl Başkanı İbrahim Halil Erkan'a, beyin yoğun bakım doktor ve hemşireleri ile bu süreçte bizleri yalnız bırakmayıp ziyaretimize gelen, arayan-soran ve duasını eksik etmeyen tüm eş-dost ve akrabalarımıza da TEŞEKKÜR EDERİZ.
Rençber ailesi adına oğlu Doç. Dr. Fevzi RENÇBER