Haberler

Gelecek Yazıları

İlyas Han Şahin

İlyas Han Şahin

Tarihçi Yazar / MEB-TÜZDEV
09.04.2022 12:09

Hızlı değişiyoruz. Hem dünya hem de ülkemiz direk hayatımıza etki eden gelişmelerden hızla nasiplenmekte.. Gelenek ile gelecek arasında gidip gelirken "an"ımızı kaybediyor gibiyiz. Gelenek muhafaza edilmesi gerekenlerin tamamı mıdır? Yoksa revize dilebilir geleneklerimiz de var mıdır? Bunun sessiz ve derinden bir değerlendirmesi zihinlerimizde yapılırken bizler yaşadığımız ânı hızlı tüketiyor gibiyiz.

Gelecekte neler olacak. Futuristlerin, gelecekle ilgili kaygı ve ümitlerine hızlıca baktığımızda ideolojilerin giderek kaybolacağı, geleneklerin çoğunun tarihe karışacağı,normatif bir hayatın domine edeceği dünya bizi bekliyor.. Demokrasi,insan hakları ve birey özgürlükleri gibi kavramların dünya gündeminden hiç eksilmediği zamanımızda istenilen düzeye yaklaşıldığında bu konuların da yavaş yavaş gündemden düşüp yerlerini daha farklı sloganik sorunlara bırakacağı muhakkak.. Neler mesela; Dijitalhuman, dijital gençlik, siber güvenlik, endüstri 4.0, dijital hukuk sendromu, nesli tükenmiş hayvanların yeniden klonlanması, yapay zeka hukuku, syborg insan vs…örnekleri çoğaltabiliriz.. Gelecekte yapılması muhtemel bu tartışmaların insan hayatından neleri götürdüğünün sonuçlarına bakarak kazanımların tartışıldığı bir gelecek…

Ne kadar hazırlıklıyız? Tablet, laptop ve cep telefonları, metaverse dünyası ile dikkat alanımıza hızlı giriş yapan dijital devrimin henüz sonuçlarını analiz etmek için erken olsa da, öngörülebilir gelecekte tartışılacak konular bu ve türevleri konular. Bu gelişmelerin insan ilişkilerine nasıl yansıdığı ve gelecekte nasıl örgüleneceği ayrı bir merak alanı aslında. İçinde gelecek olan yazılar yazmanın en dayanılmaz cazibesi ise gelecek dünyasında bilimkurgu filmlerini aratmayan hayallerin de dile getirilmesi. Yarı insan yarı robot varlıklar,daha az çalışılarak daha çok boş zamana sahip olma, tükenmekte olan doğal kaynaklar için endişelenme, dünya haritasının her ne kadar değişmeyeceği düşünülse de dijital-emperyalizmin nasıl uygulanacağının planlanması gibi konular gelecekte gündemimizde olacak konular olacak.

Gelecekte su kaynaklarımız, tarımsal ürünlerimizin verimliliği ve çeşitliliğinin korunması gibi çok önemli konular ise daha az gündem olmakta. Oysa hayatın devamı için radikal kararların alınıp hızla dünyada gündem olması gereken konular bunlar. Dijitalleşmeden fırsat bulup da bu ana sorunlarımızı tartışmamamız çok manidar bir durum.İklim değişmeleri, küresel ısınma ve tatlı su kaynaklarının azalması konusuna bile dijital yaklaşan kafaların olması da enteresan. İlerde su ihtiyacı için yutulabilen tabletlerin icad edileceği, iklime yağmur bombaları ile müdahale edilebileceği, insanların haplar ile doyacağı gibi bir takım faraziyeler ile içimizi rahatlatmaya çalışsalar da bunların insan sağlığı, insan genetiği ve dünya ekosistemine nasıl entegre edileceği henüz muamma..

Artık köy yok. Eskiden büyüklerimizden bazılarının yaşadığı, tatillerde mutlaka yatılı kalınan, hormonsuz sağlıklı yiyeceklerin tüketildiği temiz havalı alanlardı köyler. Ve köylerde kimse kalmadı artık. Kalanlar da eskisi kadar misafirperver değiller sanki. Şehirleşme bireyselleşmeyi aşırı hızlandırdı. Birey olma imtiyazı birey olma sorunsalına doğru ilerliyor. Şehirlerde hayat hızlı, stresli ve çıtkırıldım. Trafik, çevre, ekolojik gelişmelerin ana odağında hızlı nüfus artışı mı yoksa plansız kalkınma mı var tam net değil. Ama net olan artık köylerin şehirlere yenilerek mazide kaldığıdır. Şehirden kaçmanın kendinden uzaklaşmanın, stresten kaçmanın ilk yolu kırlara gitmek, köylere gitmek olması da genetik yapımızın köylülüğe yüklediği anti-stres anlam ile açıklanabilir ancak. Birkaç saat bile kırlarda, dağlarda kaldığınızda sağlıklı bir ruha dönüşebiliyorsunuz. Fabrika ayarlarınıza dönmenin yolu doğayla ilişkiyi koparmamak olduğunu öğreniyoruz.

Gelecek mutlaka gelecek.. Gelecekte olamayacakların bize neleri kaybettireceğini, gelecekte olacakların neleri kazandıracağını göreceğiz.

title