Haberler

Modern Zaman Bilgeliği

İlyas Han Şahin

İlyas Han Şahin

Tarihçi Yazar / MEB-TÜZDEV
20.10.2021 01:09

Modern zamanlar yaşıyoruz. Artık bilgi sahibi olmak için çok fazla çaba ve mesai harcamak gerekmiyor. Bilgi bir "tık" kadar yakın hem de. Okullarımızda, üniversitelerimizde bilgi ile donatılıyor çocuklar, gençler Hatta bilgi bombardımanı altında yaşayan bir nesilden bahsetmek mümkün .Bu kadar kolay ulaşılabilir olması bilginin artı depolanan bir nesneye dönüşmesine sebep oldu. Artık yeni çağ bilgiyi yorumlayan, bilgiyi görgü ve karakter ile besleyerek çok daha önemli bir şeye dönüştürdü. Bilgeliğe....

Bilgelik, bilgiyi durağan ve olağan halinden çıkararak davranışa dönüştüren bir karakter meydan getirmek. Şimdilerde pek de yaygın olmayan bir kavrama da kardeş bir kavram. Bilgin... Bilgin, Bilge, Bilgelik kavramları esasında tarihimizin tanıdık kavramlarından. Fizik, kimya, matematik, tarih, edebiyat, felsefe gibi alanların yanında dini değerlerinde tahsil edildiği medreselerin "mamülleri" olan bu dini ve dünyevi ilimleri tahsil etmekle kalmayıp "üretmiş" yani ilimden mamul olmuş alimler.

Biruni, Cezeri, Zehravi,Battani, Farabi gibi bugünde dünyaca ünlü pek çok isim çıkaran İslam Medeniyetinde "Bilgin" de dediğimiz bu isimleri farklı kılan neydi? Neden günümüzde bile eserleri konuşuluyor? Çok yönlü ürettikleri eserleri ile günümüze bile ışık tutan bu bilginler için rahatça "bilge" sıfatını kullanabiliriz. Çünkü bilgiyi aktarmamışlar, bilgi üretmişler.

Bilgi aktarmak yerine edindikleri bilgiyi sanata, bilime yani "ürüne" dönüştürmüşler. Elbette dünyada da pek çok ""bilge" niteliğine sahip önemli ilim erbabı vardır. Ancak bizim kültürümüzün bilgeleri ile diğer kültür bilgeleri arasındaki fark "değer" bağlamında anlaşılmalıdır. Bizim kültürümüzün Bilge şahsiyetleri yaptıkları işi toplum faydasına yaparken diğer taraftan da ahiretlik dediğimiz sadaka babında değerlendirmişler. Eserlerini toplum yararına vakfetmişler.

Bilge kişi; edindiği bilginin üzerine kendisi de bilgi üretir. Böylece ortaya "ürün" çıkarmış olur. Bilge şahsiyetler aynı zamanda ahlaki ve toplumsal yapıya da katkı sağlayan isimlerdir. Duruşları, tavırları bile topluma bir şey öğretir. Peki günümüzde onca üniversiteye ve onca üniversite okuyan öğrenci ve hocaya rağmen neden "bilge" sıkıntısı yaşıyoruz.

Yayınlanan bilimsel makalelerden keşif ve icadlara kadar şuan bilim dünyasının neresindeyiz. Yeryüzünde icad ve keşifler bitti de mi mucitler çıkaramıyoruz? Elbette günümüzdeki keşif ve icadların artık kolektif bilimsel çalışmalar ile yapıldığının da farkındayız. 21.yy'daki çoğu icad ve keşifler artık bir şahıs adına değil şirketler adına yada uzman gruplar adına gerçekleştiriliyor. Kolektif ve hatta uluslararası çalışmalar yapılıyor. Patentler şirketler adına alınıyor. Ancak bu süreç içerisinde bireysel çalışmaların destek fonlarının azlığı da dikkat çekiyor. Birey olarak "üretim" çarkına dahil olmak istediğinizde bunu sağlamanız neredeyse imkansız. O zaman kolektif evrensel ahlaktan bahsetmemiz gerekiyor. kolektif çalışmalarda olsa bireysel çalışmalar da olsa evrensel ahlaki normlara dikkat etmek gerekiyor. Bilgiden bilgeliğe geçmemiz gerekiyor. Zira bilgiyi ve bilimi değerlerimizden ayıramayız. Ahlaki değerlerden yoksun bilim, robot soğukluğunda yapılan bir faaliyettir. Robot ise sadece kendine yüklenen veri dahilinde hareket eder. Duygusu olmayan, vicdanı olmayan sadece görev yapan sentetik bir yığından neler beklenirse bu türden bir bilimden de aynı şey beklenir.

Bilgiyi ahlaktan, ahlakı bilgiden ayırırsanız salt başarı için her çılgınlığı yapan Hitler gibi liderler ve Hitler için çalışan bilim adamları ortaya çıkar. Günümüzdeki pek çok emperyalist devlet içinde bu durum geçerlidir hiç şüphesiz. Burada evrensel ahlaktan bahsediyoruz. Bilim adamını "bilge" yapan unsur evrensel ahlaka uygun insan odaklı çalışmalardır.

Bilge insanlara ihtiyacımız var. Bilgisini insan hizmet etmek için çalışan bunu herhangi bir çıkar gözetmeksizin yapan, apolitik düşünen, ilmi ile mamul olan, tevazu sahibi bilge şahsiyetler. Bunu yazarken aklıma gelen ilk şahsiyet Prof. Aziz Sancar Bey. Ne kadar mütevazi ve ne kadar pozitif bir duruşu var. İnsanın yemeğe, çaya çağırası geliyor ekranda gördüğünde. Söyleyecek çok şeyi olan ve olur olmaz konuşmayan, kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş bir "bile şahsiyet" Oturup saatlerce konuşabileceğiniz bir tevazu ve halk adamı görüntüsünde. Her röportajı bir kitap değerinde. Topluma ve toplumun değerlerine saygılı bilimsel bir kafaya sahip tam bir aydın. Toplumlar böyle bilge şahsiyetleri neden severler sorusunun cevabını da vermiş olduk yukardaki satırlardan. Bilimsel çalışmanın zirvesi, Nobel ödülünü aldığında bile mütevazi. Nobel törenlerini izlerken Aziz Sancar modelinde şahsiyetleri de görüyoruz. Yani meyve veren ağacın dallarının aşağıya eğilerek taliplisine sunulduğu tevazu örnekleri...

Aziz Sancar'ların çoğalması lazım. Bilim üretirken toplumdan kopan yada toplumsal değerleri önemsemeyen insanlar dünyanın hiç bir yerinde sevilmiyorlar. Başarıları ne kadar büyük olursa olsun eğer kibirliyseler sadece ödül töreninde hatırlanıyorlar. Daha sonra sönüp gidiyorlar oysa ışıklarının toplumlara aydınlık vermesi için toplumsal değerler saygılı, mütevazi ve güler yüzlü olmaları şart..

Özetle bilgi çeşitli, bilgiye ulaşmak kolay.. Ancak bilgiyi işleyip kendi öz değerlerinizle harmanlayıp bilgeliğe çevirmek zor. Zor ama başardığınızda Dünya size Nobel ödülü verirken milletiniz kalbinde koca bir saray verir. Kalplere girersiniz. Unutulmazsınız.

Sağlıcakla kalın...

title