Haberler

Kadının seçme ve seçilme hakkı konusunda tartışmalar

İzzet Doğan

İzzet Doğan

Emekli İstanbul Hakimi / Adalet Bakanlığı
11.12.2024 09:45

Kadınlara siyasi haklar verilmesine ilişkin görüşlerin Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında yapılan çok ilginç tartışmalara neden olmuştur. Aslında bu tartışmalar 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933'te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, sonrasında 5 Aralık 1934' te ise Türkiye Büyük Millet Meclisin de kadına seçme ve seçilme hakkı tanıması konusunda milletvekillerinin görüşleri hakkında bize önemli ipuçları vermektedir.

1923 yılında İntihabı Mebusan Kanunu'nun (milletvekili seçimine ilişkin kanun) bazı maddelerinin değiştirilmesini öngören kanunun birinci maddesinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi âzası Türkiye Devleti halkından her yirmi bin nüfusu zükûrda [erkek] bir nefer olmak üzere intihap olunur" denmektedir.

Bu madde de açıkça 20 bin erkek için bir nefer yani bir nefer yani bir milletvekili seçilir deniliyor.

Bu kanunun önceki düzenlemesinde elli bin zükur yani erkek için bir milletvekili seçilir kuralı vardı.

Görüşmeler sırasında söz alan Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey ; "Bilmem ama böyle bir tev'il akıl ve hayale gelebilir mi?" dedikten sonra "İntihap etmek ve edilmek hakkını vermiyorsunuz; fakat kadınları saymıyorsunuz da" diyerek yalnızca erkek nüfus sayısı verilerek, kaç kişi için, bir milletvekili seçileceğini saptayan yasayı eleştirmiştir.

Bir başka tartışma da1924 yılında, anayasanın milletvekili seçimlerine kimlerin katılacağı ve kimlerin de milletvekili seçilebileceği görüşülürken yaşanmıştır.

Anayasanın onuncu maddesinde "18 yaşını bitiren her Türk'ün milletvekili seçimlerine katılabileceği", on birinci maddesinde de "30 yaşını bitiren her Türk'ün milletvekili seçilebileceği" düzenlemesine yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi metinde "her Türk'ün" demekle açıkça kadın-erkek ayrımı yapılmamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan oylamada madde bu şekilde kabul edilmiştir. Kadın hakları konusunda duyarlı olan milletvekilleri madde metninin bu şekilde geçmesine sevinmişlerdir. Çünkü her Türk sözcüğü içinde kadınların olduğunu da var saymışlardır.

Bu milletvekillerinden biri olan Feridun Bey, "Zaten maksadımız odur, kadınlar da rey verecektir" diye konuşmuştur.

Ancak birçok milletvekili Türk sözcüğünün içinde "inas'ların" yani kadınların olmadığı yönünde itiraz etmiş ve açıklamada bulunmuşlardır. Bu milletvekillerinden biri olan Ahmet Süreyya Bey Türk sözcüğünün içinde kadınların olmadığı yönündeki ısrarı üzerine söz alan Kütahya Milletvekili Recep Peker:

"...Biz diyoruz ki Türkiye bir halk devletidir, bir halk: Cumhuriyetidir. Efendiler, Türk kadını bu Türk halkının hiç olmazsa yarısı değil midir? Bendeniz bu noktai nazardan Süreyya Beyefendi'nin ifadelerine muhalif olarak bu Türk kelimesi içinde otuz yaşını ikmal etmiş kadınları da dahil addederek el kaldırdım" diyerek kadınların seçme ve seçilme haklarını savunmuştur.

Ayrıca Urfa Milletvekili Yahya Kemal"30 yaşını ikmal eden, kadın ve erkek her Türk mebus intihab edilmek salâhiyetine haizdir" şeklinde bir değişiklik öneride bulunmuşsa da bu öneri meclisteki çoğunluk tarafından kabul edilmemiştir.

Tartışmaların ve belirsizliğin devam etmesi üzerine Milletvekili Celal Nuri Bey karışıklığın önlenmesi gerektiğini ileri sürerek mevcut düzenlemeye "erkek" sözcüğünün eklenmesini önermiş ve bu öneri Türkiye Büyük Millet Meclisinde de kabul edilmesiyle de "her Türk" yerine "her erkek Türk" sözcüğü yerini almıştır.

Mustafa Kemal Atatürk ise gerek sosyal alanda ve gerekse yönetim alanları içinde kadınların olması gerektiği düşüncesini savunduğu ve bu düşüncenin yaşama geçmesini istediği görülmektedir.

Örneğin 31 Ocak 1923'te İzmir'de yaptığı konuşmada:

" Bizim toplumumuzun başarısızlığının nedeni, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan doğmaktadır... Bundan dolayı bizim toplumumuz için ilim ve fen gerekli ise bunları aynı derecede hem erkek ve hem de kadınlarımızın kazanmaları gerekir... Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. Bugünün gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız da bilgin ve ilme açık olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğrenim derecelerinden geçeceklerdir. " demiştir.

1925'te Kastamonu'da yaptığı konuşmada ise şöyle der:

"Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur."

Kadın hakları konusunda önemli çalışmalar yapan Türk Kadın Birliği 1927 yılında, tüzüğüne kadınların siyasi haklar kazanması konusunda bir madde ekler.

Türk Kadın Birliğinin tüzüğünde yaptığı bu değişiklik 21 Haziran 1927 tarihinde TBMM'de ;

"Askeri Mükellefiyet Kanunu" görüşülürken tartışmalara neden olur.

milletvekili Hakkı Tarık konuşmasında "...Kadınlar benim noktai nazarımdan hem intihap edebilirler hem intihap olunabilirler " demiştir.

Zamanın Milli Savunma Bakanı Recep Peker' de Kadınlar Birliği'nin, kadınların seçimlere katılmasına ilişkin görüşlerine karşı: "... Mademki devletin teşkilatı içtimaiye ve siyasiyesine iştirak etmek isteyen bir kadınlık zümresi mevzubahistir, o zümreye şunu hatırlatmak lâzım gelir ki bir vatanın mesaîi umumiyesine iştirak, yalnız intihabatın nazarî mücadelâtına ve meclislerin kürsülerde geçen münakaşatına iştirak etmek kâfi değildir. Mademki Türk vataniyle ve mukadderatı ile fiilen meşgul olmak arzusundasınız, o halde bu meşguliyeti fiiliyenin diğer şerefli bir cephesi vardır ki sizi oraya davet ederim." demiştir.

1924 yılında, anayasanın milletvekili seçimlerine kimlerin katılacağı ve kimlerin de milletvekili seçilebileceği konusuyla ile ilgili 10 ve 11. maddeleri değişiklikliği görüşülürken kadının seçme ve seçilme hakkını savunan Peker'in 1927 yılında "Askeri Mükellefiyet Kanunu" değişikliği sırasında görüşünü gözden geçirdiği anlaşılmaktadır. Kadınlara Belediye Seçimlerine Katılma Hakkı Verilmesi (1930) Kadınlar belediye seçimlerine katılma hakkını, 3 Nisan 1930 tarihinde kabul edilen Belediye Kanunu'nun40, 23 ve 24 maddesine dayanarak hak kazanmışlardır.

Belediye Kanunu'nun meclis oturumunda Dahiliye Vekili Şükrü Kaya görüşünü şöyle ortaya koymuştur: "Muhterem efendiler! Bu lâyihanın açık vasıflarından ve inkılapçı hükümlerinden biri de Türk kadınının Türk erkeği ile zaten müsavi olan şerefli hakkını belediye işlerinde de tamamı ile tayin etmesidir. Türk tarihinin her sahasında ve her safhasında erkeği ile yan yana her fedakarlığı yapan millet ve vatan işlerinde büyük feragatla her mahrumiyete, her cefaya ve her acıya katlanan milletin, vatanın felaket ve saadetlerine ayni hisle iştirak eden büyük kalpli ve yüksek faziletli Türk kadını müşterek eseri olan bu Cumhuriyet'te elbette ve elbette, kendi evinin işlerinde olduğu gibi belediye işlerinde de temiz ve ciddi mevkiini alacaktır." demiştir

3 Nisan 1930'da Ankara'daki Türk Ocakları merkezinde Atatürk, İsmet İnönü ve Kazım Paşa'nın da bulunduğu kalabalığın önünde konuşma yapan Afet Hanım49 kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinden dolayı şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Hanımlar, Efendiler! İntihap hakkındır, vazifendir. İntihabın esaslı ciheti vatandaşın reyini kullanmasıdır, intihapta millî halkçılık prensibinin fiilen tatbikidir. (Alkışlar) Kadınlara intihap etmek ve edilmek hakkının verilmesi millî hakimiyetin ifadesidir. Sabilerden, delilerden maada bütün vatandaşlar kadın ve erkek intihap hakkına maliktirler. Millî hakimiyet hiçbir faikiyeti kabul etmez. Bundan şüphe edenler millî hakimiyeti ve demokrasiyi bilmeyen acizlerdir."

Kadınlara Muhtar Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesi (1933) Kadınların köy muhtarlığına ve ihtiyar heyeti azalığına seçilmesine dair olan kanun layıhası meclisteki görüşmelerden sonra 26 Ekim 1933 tarihinde kabul edilmiştir. Köylü kadınına verilen haklardan dolayı Nakiye Hanım Cumhuriyet Halk Fırkası İstanbul merkezine teşekkürname göndermiştir 69. Kanunun müzakeresi esnasında Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Türk kadınının köy hayatındaki rolüne değindikten sonra sözlerine şöyle bitirmiştir: "Ona köyde muhtar olmak ve muhtar intihap etmek hakkını vermekle kendisine karşı bir şükran eseri göstermiyoruz, kendisinin zaten ve tabiaten haiz olduğu hakkını kanunen ifade etmiş oluyoruz. Bu köy kanunu hakkında göstereceğimiz alâka, Türk kadını için şurada diktiğimiz âbideden daha güzel, daha insanî bir âbide olacaktır. Kanunun heyeti umumiyesi, Türk kadınına köylerde de haklarını veren bir kanundur."

Köy Kanunu'nun 20. Maddesi "Her köyde bir köy derneği, bir köy muhtarı, bir de ihtiyar meclisi bulunur. Köyde 24'üncü maddeye göre köy muhtarını ve ihtiyar meclisi azalarını seçmeye hakkı olan kadın ve erkek köylülerin toplanmasına köy derneği derler. Köy muhtarı ve ihtiyar meclisi azaları doğrudan doğruya köy derneği tarafından ve köylü kadın ve erkekler arasından seçilir. Köy muhtan ihtiyar meclisinin başıdır" şeklinde düzenlenmiştir.

Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı ile ilgili olarak 1934 yılında İsmet İnönü ve 191 arkadaşın Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 10. ve 11. maddeleri ile İntihabı Mebusan Kanunu'nun bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin bir önerisini meclise sunmuşlardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görüşmede Milletvekili Sadri Maksudi:

"Fiilen Avrupa'da bugün bu hakları vermiş memleketler var mıdır? Evet üç milyon nüfusu olan Finlandiya bu küçük memlekette kadınlar siyasî hakkı 30 seneden beri haizdirler. Finlândiya'da amele lehinde, çocukluk, kadınlık lehinde çıkan kanunların ekserisi kadın mebusların teşebbüsü veya onların tesiri ile olmuştur. Finlandiya kadınların siyasî hakka iştirakinden çok memnundur. Bundan sonra İngiltere'de, Amerika'nın birçok yerlerinde kadınların siyasî hukukunun tanınmış olduğunu görüyoruz. Rusya'da parlâmento yoktur, kongrelere kadınlar da iştirak etmektedir. Ancak bugün demokrasi rejiminden farklı rejimler tesis etmekte olan memleketlerde kadınlar siyasî haklardan mahrum edilmişlerdir. Kadınlara siyasal hakların verilmesi, Türkiye'nin demokratlık yolunda inkişafının tabiî bir neticesidir." diye konuşmuştur.

Görüşmeler sonunda yapılan oylamada Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 10. maddesi "Yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçmek hakkını haizdir", 11.Maddesi ise; "Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçilebilir." şeklinde düzenlenmiştir.

Ancak özellikle karar mekanizmalarında temsil açısından zaman Türkiye de kadının aleyhine çalışırken, özellikle batılı ülkeler de kadının lehine çalışmıştır.

Türkiye de kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce tanınmıştır. Yukarıda belirtildiği gibi ülkemizde 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933'te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, nihayetinde 5 Aralık 1934' te ise Türkiye Büyük Millet Meclisin de kadına seçme ve seçilme hakkı için yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Kadınların yasamaya katılımı konusunda 'Parlamentolar Arası Birlik'in (IPU), 2023 yılı için hazırladığı verilere bakıldığında, parlamentodaki kadın temsilci oranı % 40'ın üzerinde olan 29 ülke var. Kadınların katılımı konusunda dünyanın en başarılı ülkeleri Afrika ve Latin Amerika ülkeleri. Diğer yandan bu ülkelerin büyük bir bölümü 1940'larla birlikte kadınlara seçilme hakkı tanındı ve kota vb. uygulamalarla kadınları siyasette desteklediler.

14 Haziran 2018 yılında 27. Yasama Döneminde dünya sıralamasında %17,4 oranla dünyadaki 192 ülke içinde 133. sırada yer alan Türkiye,14 Mayıs 2023 yılında 28. Yasama dönemi ile birlikte %20,1 oranla 113. sıraya yükseldi ve Moritanya ile Bahreyn arasında yerini aldı.

Not: Bu konuda geniş daha geniş bilgi için Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Sevilay Özer'in 'Kadının seçme ve seçilme hakkı verilmesinin Türk kamuoyunda yankıları' isimli çalışmasını tavsiye ederim.

title