Haberler

İş-Yaşam Dengesiyle Mutluluğun Kapısı Açılır!

Karan Tugay Gönenç

Karan Tugay Gönenç

Yönetici / İnsurance Sector
07.07.2024 09:34

Modern hayatta, mutluluğun kapısını açmak için bireylerin denge halinde durması gerektiği pek çok bilimsel çalışmada ve ruhsal terapide, uzun bir süredir üzerinde durulan konulardan biridir. Denge hali bir şeye daha fazla ağırlık vermemek, başka bir şeyi onun önüne geçirmemek, iki farklı ve birbirinin aleyhine işleyebilecek unsuru belli bir eşitlik durumu içerisinde tutmak demektir. Özellikle iş-yaşam dengesi söz konusu olunca denge daha da önemli olmaktadır. Özel sektörde çalışanlar dengenin şaşması durumunu, elbette kamu sektöründe çalışanlara göre daha fazla ve yoğun hissederler.

İş-yaşam dengesi nedir?

Kabul etmek gerekir ki yaşamımızı sürdürmemiz için çalışmaya ihtiyacımız var. Çalışmadan duramayan varlıklar olmamızın nedeni, bize verilen akıl ve zekanın iş yapmaya, üretmeye ve yaratmaya yönelik olarak kullanılmasının zorunlu olmasından kaynaklanır. Hem kendi yaşamımızı sürdürmek hem de ailemizin geçimini sağlamak için çalışmanın dışında bu işi hobiye dönüştürenlerimiz de vardır. Onlar çalışmadan duramazlar. Eğer işlerine, şirketlerine ya da kendilerine verilen sorumluluğa gerekenden fazla önem vermezlerse huzursuz hissederler kendilerini. Çünkü iş, çalışma deneyimi onların kimlikleri olmuştur. Kendilerini tanımlarken yaptıkları işlerden, elde ettikleri başarılardan söz etmeden duramazlar. "İşkolik" kelimesiyle tanımlayabileceğimiz bu kişiler en önemli şeyi ihmal ederler: yaşamı…

Yaşam, o büyük mucize…

Yaşam, nefes alan tüm canlılar için büyük bir mucizedir. Akıllı ve düşünebilen hayvanlar olarak tanımlanan insanlar için yaşam, dönüştürücü ve tazeleyici iksiriyle sarıp sarmalar. Yaşamı ihmal etmek tazelenmemek, diriltici nefesten uzak kalmak, var olduğunu unutmak anlamına gelir. Güneşe bakmak, ayakkabıları çıkarıp çimenlik üzerinde kaygısızca yürümek, bir simidi martıyla paylaşmak, çocuğuyla maç izlemeye gitmek yaşamın kendisidir. Tüm bunlardan uzak kalmak ve başka aktivitelere ağırlık vermek dengeyi şaşırmak anlamına gelir ki işte, tam da bu noktada sorunlar baş göstermeye başlar.

Mutlu olmak için iş-yaşam dengesini kurmak…

İşlerine gerektiğinden daha fazla önem veren, daha doğrusu bu önemi abartan kişiler için durum çok tehlikelidir. Çünkü bu kişiler terfi etmek, başarılı olmak, karlılığı artırmak gibi pek çok iş hedeflerinden dolayı kendilerini ve en çok da ailelerini ihmal ederler. Başta farkında olmasalar da bir müddet sonra vücutlarındaki bir sıkıntı, çocuklarının serzenişi, eşinin kendisiyle ilgilenmediğini söylemesi onlara dengeyi şaşırdıklarını anımsatır. Bu aşamadan sonra, ihmal ettikleri pek çok şeyi dönüp geriye yeniden yaşamaları ihtimal dışıdır. Zaman akmıştır, geri çevrilemez. Mutluluğu dolu dolu yaşamalarını sağlayacak gençlik ve dirilik elden gitmiştir. Fakat vücutları, eş ve çocuklarının uyarıları onları kendilerine döndürüp iş-yaşam dengesini, en azından o günden sonra kurabilmelerine fırsat verir. Sadece kendi mutlulukları için değil, sorumluluklarını üzerlerinde taşıdıkları insanların mutlu olmaları için işlerine ve yaşamlarına gerektiği kadar yer vermeleri gerektiğini anlamalıdırlar.

Dengenin kurulması, dengesizliğin giderilmesi işini yaşamının önüne alan bu insanlar için artık bir tedavi edici ilaç ya da iksirdir.

title