Haberler

Kapansın el kapıları

Kuvay Sanlı

Kuvay Sanlı

Yazar
30.07.2021 12:13

"Kapatmakla kapanmaz" denir. Daha çok siyasi partiler için söylenir ve HDP için sık gündeme gelir bu değerlendirme. Kurumsal yapının sonlandırılmasının, ideolojik arka planı ve yandaşların varlığını sonlandırmayacağı düşünülür. Bu gibi müdahalelerin, var olanın daha dinamik hale gelmesi sonucunu doğurabileceği üzerinde durulur.

*

"Kürt kardeşlerimiz", "Kürt yurttaşlarımız" şeklindeki saygı retoriğini artık bir kenara bırakamaz mıyız? Her etnik niteleme gibi doğrudan "Kürt" demek de olumsuzluk içermeyeceği için, saygı retoriğine gerek duymadan Kürt'e "Kürt" diyelim, Türk'e "Türk"; bir niteleme gerekliyse illa…

Yurttaş toplumunda yasa belirleyicidir. Yasayı da Us belirler, mantık belirler; etnik kimlik değil. Ve zaten kardeşin ve de yurttaşın Türk'ü Kürt'ü olmaz. Kardeş kardeştir, yurttaş yurttaş. Ve ilkin iyi niyetli kullanılan bu ilave nitelemeler üzerine düşünüce, aslında sadece birer oksimoron yarattıkları görülür.

Saygı retoriğine başvurmanın bir benzeri şekilde "Ben daha yeni bölgedeydim" sözü de, söyleyenin tam da "dışında olma" durumunu açık eder. Korkarım bu gibi ifadeler, yakınlık duygusu vermez ve sanıldığı gibi kulağa sempatik de gelmez.

*

PKK, Kürtlerin onurlu birer insan ve yurttaş olarak haklarıyla incecik bir bağ dahi kurulamayacak ölçüde terörün öznesidir. Bu kopuşu göremeyen şehirde yazarçizer, akademisyen, entelektüel; yörede Ağa, Şıh, Makul: Eskide kalmış, aşılmış bir iz üzerinden konuya yaklaşmaktadır. Kendilerini yenileyemedikleri için mi, yoksa başka bir nedenden midir bilinmez ; eski dayanak elden gitsin istemezler ve sır tutar gibi bir yanlışa sarılırlar.

*

"Söyle dostuna söylesin dostuna" denir. Sır tutma konusunda ilkenin, herkese karşı geçerli olacağını, en güvendiğine dahi açık etiğin zaman, sırrın yayılacağını anlatır bu söz. Biraz virüs gibi: Bulaştır dostuna bulaştırsın dostuna.

Sürekli suskun ve eylemde bulunmayan birisi için ketum nitelemesinde bulunabilir miyiz? Yerinde ve zamanında konuşmak, ketumiyetin dahi asli unsurudur ve şimdi konuşma zamanıdır. Her ne sıfatla olursa olsun, sözü karşısındakine geçecek olup da susan, yanlışa ortak olandır.

Tarihsel arka plan ve yer yer sosyolojik yapı, aradaki bağı var gibi gösterse de realite ve akıl, bu bağın bugün olmadığını ortaya koyar. PKK'nın elin adamının maşası olduğu bir sır değil.

Feodal kültür kalıntıları, ama ona karşı gelmenin adresi olarak, ama yer yer ona olanak tanıyarak, PKK'yı içeride hala daha bir miktarda beslemektedir. PKK bu besini içeride bulduğu sürece de, dışarıdan ona vitamin yağmaya devam eder.

Bugün, akıllarda bu işi bütünüyle kapatmak mümkün. Gerçeği söyle dostuna, söylesin dostuna: PKK'nın acıdan ve zarardan başka rol üstlenmediği apaçık ortada.

Türk'ün Kürt'ün entelektüelinin, hocanın şıhın, aşiret ağasının ve ona bağlı köy ağasının, gençlere sözü belki daha güçlü geçecek olan makulün ya da değişen sosyoloji içerisinde sıfatı her ne olursa kişilerin, gerçeği söylemesi gerek. Çünkü insan, anlamak için her aşamayı bizzat deneyimlemek zorunda değildir. Akıl bazen bir kırılma ile gerçeği kavrar, konuyu kapar. Zamanı geldi geçti: Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın.

*

"Bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine" yaşamamamız için, birileri ağaç yakar orman yakar ama başaramazlar. Çünkü ozanlar şairler, ilan etmiştir bu kardeşliği çok öncesinden. Ve Nazım'ın Davet'i ve Anadolu'da "hasret", daha da güzelleşmesi içindir bu cennetin.

title