İçsel gücümüzü keşfetmek
Mert Çuhadaroğlu
İçsel gücümüzü keşfetmek dediğimde bunu dört tane birbiri ile yakından ilişkili kavramın bir sentezi olarak düşünüyorum. Ruhumuzu beslemek, pozitif düşünce, umutlu olma becerisi ve özgüven.
Bir insan ruhunu nasıl besleyebilir? İlk aklıma gelen şey neşe oldu açıkçası, bizi neşelendiren şeyleri keşfetmek ve imkanlar el verdiği ölçüde onların peşinden gitmek bizi ve ruhumuzu besler.
Bunun dışında her türlü sanatsal faaliyet olabilir, yapmak veya izlemek ya da dinlemek, en azından okumak.
Özgüvene gelince başlarında öz ibaresi yer alan kavramların birbiri ile olan ilişkisinden yararlanarak onu geliştirebiliriz, özsevgi, özdeğer, özsaygı gibi. "Kendimi sevmeye başladığımda, hangi koşullarda olursam olayım, doğru zamanda doğru yerde bulunduğumu ve her şeyin tam da olması gerektiği zamanda gerçekleştiğini anladım. İşte o zaman huzura erdim. Bugün buna özgüven diyorum. (Charlie Chaplin)"
Pozitif düşünce ve umut arasında ise klasik bir tavuk yumurta ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Umutsuzluğa teslim olmamalıyız. Hele içinde olduğumuz salgın döneminde bu konu her zamankinden daha fazla önem kazandı. Bir insan umutsuzluğa kapılırsa negatif düşüncelerini de yönetemez, adeta onlar tarafından esir alınır.
Her zamankinden daha fazla umutlu olmaya ihtiyacımız var, umutlu olmak içsel gücümüzü kullanmanın en etkili yöntemidir.
Atatürk'ün meşhur sözüdür, "umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim."
Hayatta imkansız olarak görünen hiçbir şey imkansız değil. Mutlaka bir yol bulunur ve biz buna içtenlikle inanırsak, hayat da bize yardım eder.
Gerçekten de şartlar birden değişiverir, biz böyle düşününce...
Bence, Atatürk'ün çok sayıda güzel mesajından bir tanesi de bu bize: Her zaman elinizden gelenin en iyisini yapın ve umudunuzu hep içinde taşıyın.