Haberler

Söylenen değil bildiren toplum

Meryem Güneş

Meryem Güneş

23.02.2025 04:17

Söylemekten çok söylenen bir toplum olduğumuz muhakkak. Söylemeyip sadece söylenince de maalesef değişen bir şey olmuyor.

Söylemiyoruz çünkü korkuyoruz. Söylemiyoruz çünkü özgüven noksanımız var. Söylemiyoruz çünkü nasıl söyleyeceğimizi bilmiyoruz. Söylemiyoruz çünkü söylediğimizin altında kalmaktan, bedel ödemekten, yargılanmaktan, eleştirilmekten korkuyoruz.

Biz söylemedikçe de ya farkına varılmıyor ya da farkına varılsa da beklentimizden haberi olmuyor kimsenin ve kimse o beklentiyi karşılamak için ağrımayan başını ağrıtmaya yeltenmiyor.

Onun içindir ki devlet mekanizmalarının ve bağlı tüm kurumların, kapı önlerine öneri ve şikayet kutusu koymak yerine, dijital çağın ruhuna uygun, yöntem ve yollar geliştirip bir an evvel hayata geçirmesi gerekiyor.

Buna ilişkin güzel örneklerimiz yok değil. Mesela CİMER ilk başladığı dönemden ve uzunca bir süre boyunca vatandaşın birinci elden elçisi ve tercümanı olmuştu. Herhangi bir alanda ya da kurum ve sorumlu memurlarıyla ilgili, doğrudan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine şikâyetiyle ulaşan vatandaş hızlı bir şekilde cevabını alıyor ve sorunu her neyse çözüme kavuşabiliyordu.

Son dönem kulağımıza gelen vatandaşın şikayet ve sitemlerinden anladığımız kadar; eskisi gibi tatmin edici cevaplar ve çözümlere kavuşamıyorsak da hala önemli bir uygulama ve kanal olarak varlığını sürdürüyor. CİMER'in tekrar eski işlerlik ve etkisine kavuşabilmesi adına, temel eleştirilerden birini anlatmakta fayda var.

Farzı misal vatandaş, gittiği bir sağlık kurumunda, uğradığı haksızlığı ve sorumlu memuru CİMER'e şikâyet ettiğinde, yetkili merciler, söz konusu sağlık kurumuna şikâyete konu vakayı soruyor ve kurumdan aldığı cevabı vatandaşla paylaşmaktan öteye geçmiyormuş.

Hal böyle olunca haksız uygulamanın sorumlusu memur, minareyi çalmadan kılıfını hazır ettiğinden, vatandaş mağduriyetiyle ve kurumdan gelen tatminkâr olmayan cevabıyla kalıyor. Sorun çözüme kavuşmadan olduğu gibi devam ediyor.

Uygulamanın ilk dönemlerinde vatandaşın can simidi, sorumsuz memurun da korkulu rüyası gibi çalışan sistem, eskisi gibi ne vatandaşa umut ne de sorumsuza korku verebiliyor. Umuyorum ki sistem tekrar eski performansına kavuşturulabilir.

En güçlü ve ilk örneklerimizden olan uygulamayı farklı alanlarda, diğer uygulamalar da takip etmeye başladı.

Mesela Ticaret Bakanlığı, vatandaşı, haksız fiyat artışlarından korumak için, mobil uygulamasına yeni bölümler eklemiş. Sorunların rapor edilmesi ve tüketicinin haklarını korumak için sistemin kapasitesi genişletilmiş.

Apple Store ve Google Play'den indirip e-devlet şifrenizle girebileceğiniz HFA (Haksız Fiyat Artışı Bildirimi) isimli uygulama üzerinden, şikayetlerinizi yazabilecek şikayete ilişkin görsel kanıt olarak 5 fotoğraf yükleyip, konum bilgisi de verebileceksiniz. İşte o zaman yansın cebinizi yakmak isteyenler.

Ticaret bakanlığının hayata geçirdiği uygulama takdir edilecek, alkışlanacak bir hamledir. Diğer kurumlar da örnek alıp benzer uygulamaları hayata geçirebilirse işte o zaman söylenen değil, söyleyen daha doğrusu bildiren bir topluma dönüşürüz.

O zaman sorunlardan daha kolay haberdar olur ve çözüme kavuşturabiliriz.

title