Temeli çürüttük mü?

"Adalet mülkün temelidir" her ne kadar ağzımıza sakız edip en sonunda cıvıyınca çöpe tükürsek de olmayınca olmuyor.

Kimisine göre Hz. Ömer'e kimine göre de Mustafa Kemal Atatürk'e ait olduğu iddia edilen sözde yer alan mülk ifadesi, bilen bilir, aslında sanıldığı gibi menkul ya da gayrimenkul değer ve varlıkları ifade eden mülk anlamında değil devlet anlamında kullanılan bir kelimedir.

Hz. Ömer, Atatürk ya da bir başkası her kim demişse, güzel özetlemiş ve ifade etmiş devletin en temel direğini. Üç kelimelik bu kısa özdeyiş, bir ülkenin, toplumun ve devletin hayatındaki adalet kavramının ne denli önemli olduğuna dair en anlamlı sözlerden biridir.

Peki, bunca yıldır ne anlama geldiğini bilmeden ezberlediğimiz bu sözü ve içeriğindeki mülkün yani devletin temeli nasıl dersiniz?

Hiç de iç açıcı olduğunu düşünmüyorum. Hayır bunu bir tek ben düşünmüyorum toplumun ekseriyeti de bu düşünceme katılıyor olacak ki daha iki gün önce çıkan haber beni ve benim gibi düşünenleri doğrular nitelikte.

Habere göre Kamu Denetçiliği Kurumu TBMM'ye sunduğu 2024 raporunda, milletin en çok şikâyet ettiği kurumların listesini yapmış ve listenin en başına da Adalet Bakanlığını koymuş. Devamındakiler mi? Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı takip ediyor.

Geçtiğimiz yıl içerisinde söz konusu kuruma yapılan 14 bin 762 başvuru ya da şikayetten 3 bin 385'i adalet, güvenlik ve milli savunma alanına ilişkinmiş. Adalet Bakanlığına dönük doğrudan şikayetlerin sayısına gelince 2 bin 757 deniliyor.

Tabi mülkün temeli çürüyünce ne olmasını beklersiniz. Peşinden diğerleri gelir: Sağlık Bakanlığı 937, Milli Eğitim Bakanlığı 881 ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 367 şikâyetle listede yerini alır.

Peki dikkatinizi çekti mi bilmiyorum? Rakamların düşüklüğü sizi de şaşırttı mı? Şaşırtmasın listenin başının yarattığı korku iklimi, insanları şikâyet etmekten alıkoyabilecek bir kurum olduğundan olabilir mi?

Hani bazen sizin de kulağınıza çalınmıştır: Hukuk devleti ve kanun devleti ayrımı. Bir dönem kanun devletinden şikayetçi olanlar ki toplumun devletin vesayeti altında olmasından muzdarip bir halk hareketi, hukuk devleti iddiasıyla ortaya çıkmış; devletin halkı denetleyip, sınırladığı özgürlüklerini kısıtladığı bir kanun devleti değil, halkın devleti denetleyip dizginlediği ve hukuksuzluğa izin vermediği bir hukuk devleti, bir yönetim, bir hükümet iddiasıyla halkın yarısından fazlasını arkasına almıştı.

Şimdi ne oldu? Kanun devletini arar olduk mu?