Haberler

Zenginleşmeden Yaşlanmak

Meryem Güneş

Meryem Güneş

23.01.2025 01:30

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2025 yılını Aile Yılı ilan etti. Bunun sebebi TÜİK'in açıkladığı rakamlar. 2023-20100 nüfus projeksiyonu çalışmasını açıkladı. Ana senaryoya göre Türkiye'nin nüfusu 2100 yılında 77 milyonun altına düşecek. Düşük senaryoya göre ise 2100 yılı nüfusumuz 55 milyonun altına inecek. Halihazırda nüfusumuz azalmıyor ancak nüfus artış hızı azaldı. Kadın başına doğurganlık oranı 1,5 ile AB ortalamasının altına indi.

Genç nüfusun azalıp yaşlanan ve bakıma muhtaç hale gelen nüfusun artması şu anda günümüzde Afrika kıtası ve bazı Ortadoğu ülkeleri hariç tüm dünyanın ortak sorunu. Türkiye de buna çareler arıyor. Gençlerin evlenmesini kolaylaştırmak için faizsiz evlilik kredisi verilecek ama miktarın 150 bin lira olması büyük eleştiri konusu oldu. Evliliğin maliyetinin bunun çok daha üzerinde olduğunu herkes biliyor. Bu açıdan evlilik kredisi beklentiyi karşılamadı. Doğum yardımları ise biraz daha cazip; tek seferlik doğum yardımı 5 bin liraya, aylık verilen ikinci çocuk için verilen çocuk yardımı 1500 lira, üçüncü çocuk için verilen yardım 5 bin lira oldu. Tabi bu yasa çıktıktan sonra doğacak çocuklar için geçerli ve çocuk 5 yaşına gelene kadar ödenecek. Hâlbuki ebeveyn olanlar bilir, aslında çocuklar büyüdükten sonra masraflar artar ama neyse… Cebinde para olmayan babadan daha fazla harçlık istemek hayırlı evlatlara yakışmaz deyip geçelim.

Dünyada düşük doğum oranları sorununu bizden önce yaşamaya başlayan ülkelere baktığımızda şunu görüyoruz. Yapılan maddi yardımlar, ya da ekstra bazı haklar ne yazık ki bu süreci tersine çevirmiyor. Nüfusu azalma sürecine girip bu süreci kalıcı olarak tersine çeviren ülke yok gibi. Refah düzeyi, bireysellik, şehirleşme ve eğitim düzeyi arttıkça doğum oranı azalıyor. Bu saydıklarımdan bir tanesi bile yeterli. Bu insanlık için adeta kader gibi bir şey. Nüfusu en fazla azalan ülkelerden Güney Kore'de hükümetin aileleri çocuk sahibi olmaya teşvik etmek için uyguladığı programa 12 yılda 136 milyar dolar aktarmasına rağmen doğum oranı her yıl daha da düşüyor. Avrupa'da nüfusu en hızlı azalan ülkelerden Bulgaristan'da her doğan çocuk için 745 dolar nakit para ve anneye 2 yıl ücretli izin veriyor ama nafile, doğum oranı artmıyor. Yani çocuk yapmanın maddiyat ile doğrudan bir ilgisi yok. Öyle olsaydı dünyanın en fakir ülkeleri en fazla doğum oranına sahip olmazdı. Türkiye'de ise bence durum biraz farklı gibi. Tabi ki ülkemiz için de doğum oranlarında zamanla düşüş olması beklenirdi ama bu sert ve hızlı düşüşün ekonomik kriz ile ilgisi var. Bu anlamda durum Avrupa'dan kötü çünkü Türkiye de bazı Güney Amerika ülkeleri gibi zenginleşmeden yaşlanmaya başlayan bir toplum oldu ve bu durum çok büyük sorunlara gebe.

title