Haberler

"Az geliyorsa az yiyeceksin"

Muhammed Furkan Güneş

Muhammed Furkan Güneş

25.12.2024 09:31

2002 yılından bu yana dolar kaç kat arttı? Dolar kuru 1,44 liradan 35 liraya vardı. Hadi diyelim düz bir kafayla, nato mermer derler ya, dolarla işimiz olmaz diyelim, altın kaç kat arttı? 2002 yılında 1 gram altın fiyatı 13 lira, bugün ise 3 bin liraya dayanmış. O günün 163 liralık asgari ücretiyle kaç gram altın alınabiliyordu? 12,5 gram, bugün ise 7,3 gram anca alabiliriz. O da 2025 Ocak'ına kadar altın daha da artmaz ise.

Ekmeğin fiyatına bakarsak. 200 gramlık ekmek 25 kuruştan, 10 liraya çıktı mı? 2002 yılının asgari ücretlisi 652 ekmek alabiliyorken, 2025 yılının asgari ücretlisi, bugünkü fiyatlardan 2 bin 210 ekmek alabilecek. İşte bu ekmek derdindeki biz vatandaşın tesellisi olsun.

Tabi salt ekmekle besleniyoruz biz. Yaşamak değil derdimiz, hayatta kalmak olunca, yoksulluk mu? Oraya yetişene ne mutlu. 64 bin 595 lirayı kim kaybetmiş ki biz bulalım. Karı koca iki kişi çalışsa bile,bu asgari ücretle anca 44 bin 208 liraya kavuşuyoruz. Yoksul bile değiliz. Kelimenin tam anlamıyla açız ki bir de 'en az üç çocuğu' hedeflesek vay halimize:

Açlık sınırı 4 kişilik aile için 19 bin 830 ise, basit bir hesapla, 'en az üç' çocuklu beş kişilik aile için, açlık sınırına 24 bin 787 lira lazım. Veren var mı? Yok. Siz kimsiniz, devlet 'az veriyorsa az yiyeceksiniz'

Verdikleri ne 22 bin 104 lira. Yoksul bile değiliz açız yani. 22 yılda 4 katına çıkmış asgari ücret, İki katına çıkmış ekmekle karın doymuyor anlayacağınız.

Yeniden değerleme oranıyla, vergi ve cezalara yüzde 43,93 oranında zam yapıp, vatandaştan alacağını arttırmaya gelince iyi ama 7 milyon insanın terleyerek, yırtınarak emeğinin karşılığı, evine götüreceği maaşa gelince yüzde 30 yeter, öyle mi?

Hadi o zaman; kızlara erkek, erkeklere kız beğendirmeye çalışalım da evlendirelim gençlerimizi, "Varoluşsal bir tehdit, bir felaket" olan ve dünyada ortalama 2,32 oranında olan doğurganlık oranı, bizde neden tarihimizin en düşük seviyesine, 1,51'e indi diye bir daha düşünelim. Ve bunun ekonomiden ve geçim kaygısından bağımsız olduğunu, yeni kuşağın arsızlık ve şımarıklığıyla alakalı olduğunu konuşalım.

Toplumun kendini yenileme oranı olan 2,1'den neden bu kadar ırak düştüğümüzü, asgari ücret ve geçim kaygısıyla alakalı olduğunu sakın ama sakın aklımıza getirmeyelim. Gençlerimiz şımardı dersek yeter.

Asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıklayan Sayın Bakan ne diyor, "Ülkemize ve aziz milletimize hayırlı ve uğurlu olsun. Bu rakamlarla önceki dönem asgari ücrete oranla yüzde 30 artış yapmış, ayrıca 2002 yılından bu yana da asgari ücreti reel olarak 4 katına yakın seviyeye çıkarmış bulunuyoruz."

Tüm bu süreç boyunca, asgari ücretin Perşembe günü düzenlenecek 4. toplantı sonrasında açıklanmasını, eli böğründe bekleyen milyonlara en büyük yanlışı kim yaptı dersiniz? Türk-İş.

Apar topar karar toplantısının öne alınmasına ve Türk-İş'in tepkiyle toplantıya katılmamasına ilişkin farklı teoriler var ama olan yine milyonlarca asgari ücretliye oldu.

Rakam pek de hayırlı görünmüyor. Bol da hayır itirazı doğurdu şimdiden ama biz yine de çokça hayır bulmasını dileyelim.

Ama durumumuzu en iyi özetleyen trajikomik, kısa bir film kıvamında görüntüler, bugün Ordu Zabıtasından geldi.

2020 yılına ait olduğu iddia edilen görüntülerde, Ordu Büyükşehir Belediyesi'nde görevli bir zabıta vatandaşı "Devlet sana yemek gönderiyor. Sen kimsin? Sen kimsin? Bak bir daha belediyeyi gereksiz arama. Az geliyorsa az yiyeceksin! Bir daha zabıtayı arama!" diyerek azarladı. Konuyla ilgili açıklama yapan Belediye Başkanı Mehmet Güler, "Görüntü 2020 yılına ait. Gereği neyse yapılacaktır" dedi.

4 yıldır gereğini yapmayanlar, görüntüler yayılınca, gereği farz oldu deyip "yapılacaktır" açıklaması yapıyor bugün.

Peki bugün yaşadıklarımızın gereğini 4 yıl sonra yapabilecek miyiz?

title