Diliniz de ekşi yüzünüz de

Ne zaman canı yansa bu milletin ne zaman toprağa verse canlarını kimse durup o acılı anne babaların yasını tutmasına izin vermiyor.

Biri çıkar "kimsin lan sen kimsin" der edepsizce, öteki çıkar çelengi parçalar nefretle. Cenaze için namaza durmuşların huzurunda alkıştır slogandır kavga gürültüdür başlar.

Ne Allah'ın huzurunda olduğunu önemserler ne de tabutta canını verene saygı gösterirler.

Farkında mısınız? Yine herkes uçlara savruldu. Yine herkes bilenmiş ucunda mevzi aldı.

"Şehit babası olunca canının istediğini söylemeye hakkın mı var?" diyor. Bir zamanların büyük gazetecilerinden biri.

Zatı alileri, bir dönem, o baba kadar canı yanmasa da canının istediğini istediği yerde söylemeye alışmışlardan biri. Çıkmış şimdi oğlunun cenazesinde hakaret etmeden düşüncesini dillendiriyor diye "kimsin lan sen" diyor. Niçin? O acılı baba düşüncesini paylaşıp: CHP lideri Özgür Özel'i kastederek "Osman Kavala'ya Selahattin Demirtaş'a özgürlük isteyenlere hakkımı helal etmiyorum" dedi diye.

Düşüncesine katılır ya da katılmazsınız ekşimiş yüzünüz ve ifadelerinizle o babaya böyle demeye hakkınız yok. Devriniz kapanalı çok oldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının hakkında soruşturma başlattığı Can Ataklı, o acılı babaya yönelik sarf ettiği çirkin ifadelerine tepkiler artınca, bu sefer şehit ailelerinden özür diledi. İyi de etti ama samimiyetinden şüphe edebilir ama bunu sorgulayamayız.

Fakat garip olan şu ki yanlış bir şey yapmadım deyip "22 dakikalık konuşmamın sadece 9 saniyelik bir bölümü saray trolleri ve yandaş medya tarafından servis edildi" sözleriyle de kendini savunmaktan geri durmadı.

Ne zaman seçim yaklaşsa ne zaman sandıklar konuşulsa hepimiz uçlara savruluyoruz, bilenip mevzi alıyoruz. Hepimizi uçlara savuracak olaylar yaşanıyor, senaryolar sahneleniyor.

Ne cenazeye saygı kalıyor ne de yasımızı yaşamaya müsaade. Ne hoşgörü ne de sükunet. Herkesi uçlara savurup kin ve nefret devşiriyoruz başkalarının acılarından.

Sonra utanmadan tüm bunları oya dönüştürmeye çalışıyoruz.