Kürt meselesinde solun, HÜDA-PAR sınavı
Muhammed Furkan Güneş
Kürt meselesinde tüm ülkeyi heyecanlardan süreç devam ederken kimsenin aklına gelmeyen ya da aklına gelse de diline düşmeyen bir siyasi parti sürecin dışında tutuluyor.
Ne o siyasi parti, ne onu dışarda tutanlar, ne de süreci yakından takip edenler, kimse demiyor ki DEM Parti heyeti neden bu partiyle de görüşmüyor ya da görüşmeyi aklına getirmiyor.
Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk ve Pervin Buldan'dan oluşan DEM Parti heyeti MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin çağrısı ile başlayan ve henüz adı konmamış çözüm sürecinde, Önce İmralı'da Öcalan'la ardından MHP Genel Merkezinde Devlet Bahçeli, Ak Parti kurmayları ve CHP Kurmayları ile görüşerek çözümü istişare etti.
TBMM'de grubu bulunmasa da Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Yeniden Refah Partisini de ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundular.
Her ne kadar meclisteki tüm siyasi partilerle görüşülecek dense de mecliste 4 milletvekili olan, seçmen ve tabanı itibariyle Kürt partisi olarak tanımlanabilecek HÜDA-PAR'la görüşmek hiç akıllarına gelmedi mi diye sormak lüzumsuz bir soru olur.
Aynı coğrafya ve bölgede aynı etnik kimlik ve hakları üzerinden siyaset yapan iki partinin, birbirine böylesi uzak olması, mesafeyi aşamaması, çözüm sürecini sakatlayacak riskler barındırıyor. Aslında düzeltmek icap eder; birbirlerine değil biri diğerine mesafeli duruyor dersek daha doğru olur.
Her yeri geldiğinde Kürt kimliği üstünden birlik kuramadığından şikâyetçi olanların, bilhassa Kürt meselesine çözüm arayışında, neden kendi Kürt kardeşlerini görmezden geldiğini anlamak mümkün değil.
DEM heyetinin, öyle ki süreci baltalamak için elinden geleni ardına koymayan, İYİ Parti ve Genel Başkanı Musavat Dervişöğlu'yla bile görüşmeye çalıştıkları biliniyor.
HÜDA-PAR'a gelince neden sürecin dışında tutuluyorlar. HÜDA PAR Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu'na, DEM Parti heyeti ile görüşme ihtimali sorulduğunda, "Bize bir talep ulaşmadı." Demiş ve eklemişti "Eğer gelirlerse, bizim de öngörülerimiz, endişelerimiz, taleplerimiz var. Sözümüzü söyleriz, önce onları dinleriz."
HÜDAPAR Batman Milletvekili ve Parti Sözcüsü Serkan Ramanlı da aynı şekilde "Biz sürekli el uzatan tarafız, biz hiçbir sıkılı yumruklarla gitmedik, ama bir yerden sonra bunu zorlamanın da manası yok."
Ramanlı, açıklamasının bir yerinde önemli bir soruna dikkat çekerek "Kendi içlerindeki marjinal Türk solundan icazet alabilirlerse bir gün bizi de ziyaret ederler." Demiş ve sorunun adını koymuştu.
Düşüncelerine katılın ya da katılmayan Kürt kimliğini temsil eden bölgenin ikinci partisi HÜDA-PAR'ı bu sürecin dışında bırakmanın, görmezden gelmenin hiçbir kabul edilir tarafı yok.
90'lı yıllarda PKK ve Hizbullah arasında yaşanan çatışmaları hatırlayanlarınız bilir. Bir yandan, HDP ve aç kapa şeklinde devamındaki siyasi partilerin PKK ile bağının bir benzeri ve Hizbullah ile HÜDA-PAR arasında vardı. PKK ve Hizbullah arasında yaşanan çatışmalar ve o çatışmaların kurbanları, iki siyasi parti arasında, diyaloğun geliştirilmesinin önündeki en büyük engel.
Bunu bir yere kadar anlamak mümkün. Peki HÜDA-PAR'ın, çatısı altında meclise girdiği Cumhur İttifakı neden görmezden gelir ve sürecin dışında tutar HÜDA-PAR'ı?
Ramanlı'nın işaret ettiği marjinal solun, cumhur ittifakı üstünde hükmü yok herhalde. O zaman iktidar, ortağına, beklenti ve kaygılarına neden sahip çıkmaz?
İşte bunu anlamak mümkün değil.