Kutsalın Bezirganlığı
Muhammed Furkan Güneş
Din bezirgânı ifadesini mutlaka çok duymuşsunuzdur. Hele ki bir kesim tarafından dinin ve dindarlığın gericilik olarak addedildiği ve buna dayanarak yıllar boyunca yasa ve anayasaya dayandırılarak başörtülü kızların okumaktan alıkonulduğu, mütedeyyin insanların hak ettiği kadro ve işlerden uzaklaştırıldığı bu coğrafyada, din bezirgânlığı dilimizden düşmedi düşmeyecek.
Ha bu haksız uygulama ve eleştiriler, bizi din bezirgânlığının olmadığı yönünde bir kanaate götürmez elbette ama bunun üzerinden dinin ve dindarın, alçakça aşağılandığı ve zulme uğratıldığı gerçeğini de ortadan kaldırmaz. 28 Şubat sürecinde bunu en açık biçimiyle gördük. Başka örneğe gerek yok.
Ama gözden kaçan ve çok da dillendirilmeyen başka bezirgânlıklarda var çok kimse bunu dillendirmez ve rahatsız olmaz ya da olur da dile getirmez. Rahatsız olup rahatını daha da kaçırmamak için korkup dillendiremeyenler de var elbette.
Bu bezirgânlıklar en temel anlamda kutsallar üzerine kuruludur. Bir toplum her neyi kutsar, onun bezirganlığı için de alan açmış olur dersek yanlış olmaz.
Düşünelim bakalım bu topraklarda neyi kutsadık. Herkes sıralamayı kendine göre yapar ama ilk üç değişmez, din, milliyetçilik ve Atatürk.
Üçünün de bezirgânlığı yapılsa dahi en çok din bezirganlığını duyar, bilir, okur ve ondan kaçarız. Biz kaçarız ama binler, yüzbinler farklı yöntem ve tuzaklarla kurulu bu bezirgânlığın mağduru ve kurbanı olur.
Din bezirgânlığının binlerce örneği vardır ki burada yeniden ifade etmeye lüzum yok.Bu arada bezirgânlığı yani ticareti sadece para karşılığı olarak yapılanlarla sınırlı tutmayın derim. Çemberi geniş tutup oya iktidara, güce, hazza karşılık gelenine kadar çemberi geniş tutun.
Milliyetçiliği kendi çıkarına kullanıp bunun üstünden güç devşirenleri de koyun bir kenara hatta her kenara.
Çünkü zaten diğer iki kutsalla iç içe yoğrulmuş haliyle hep çıkar karşımıza ki "Atatürk Milliyetçiliği" ve "Türk-İslam" sentezleri bunun açık ifadesidir.
Gelelim son ve tek bir örneğe; malumunuz 2 gün önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıydı. Her milli bayramda olduğu gibi bu bayram da Atatürk'e benzerliğiyle tanınan ve başkaca hiçbir vasfı olmadığını düşündüğüm Serdar Görel isimli şahıs sosyal ağlar üzerinden açtığı canlı yayınla vatandaşın Atatürk'e olan sevgi ve saygısını sömürdü. Kısa bir sürede hediye ve bağışlarla 20 bin liraya yakın para topladığı iddia ediliyor.
Aslında söz konusu şahsa kızıyor değilim. Şahsın, Atatürk üzerinden kurduğu tezgaha düşen, hediyeler ve bağışlarla onu besleyen insanlara şaşıyor ve kızıyorum.
Lafa geldiğinde ilerici ve çağdaş medeniyetin örneği olan, bu memleketi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracaklarını iddia eden, her dindarı bezirgânlıkla suçlayanlar, basit bir şekilcilikle kutsallarına benzeyen birinin tezgâhını besliyor.
Alın size bezirgânlığın alası. Var mı daha ötesi?