Haberler

Yangın Felaketi ve Bürokratik Vesayet

Muhammed Furkan Güneş

Muhammed Furkan Güneş

23.01.2025 01:36

Ülkemizde acı haberler o kadar fazla ki birine üzülürken yeni bir felaket yaşıyoruz. Ama en son aldığımız acı haber hepimizi hem kahretti hem öfkelendirdi. Bolu Kartalkaya'daki otel yangınından bahsediyorum. Yangın bir doğal felaket değil, insan hatasından kaynaklanan bir felakettir. Doğal felaketlerde bile hasarı en aza indirecek önlemleri alabilmek mümkündür. Ama 2025 yılında kasten çıkarılmamış bir yangında bu kadar insanın ölmesi kesinlikle normal değildir.

Bolu'da her yıl on binlerce kişiyi ağırlayan Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel yangınında 76 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Bu, ülkemizde yakın zamanlardaki en ölümcül yangın oldu. İş güvenliği uzmanları, yangın koruma sistemlerinin çalıştığı bir otelde can kaybının bu kadar yüksek olmasının beklenemeyeceğini söylüyor. Grand Kartal Oteldeki yangından sağ kalan bazı kişiler alarm duymadıklarını söyledi. Otelde yangın söndürme sistemleri ile ilgili yetersizlikler olduğu iddiaları da ortaya atıldı. Grand Kartal Otelinin yöneticileri sessiz, yorum yapmıyor. Bolu belediyesi CHP'de olduğu için Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olaydan hemen sonra açıklama yaparak suçu onlara yıkmak istedi. Otelin "belediyeye bağlı itfaiye müdürlüğü tarafından verilmiş" yangın yeterlilik belgesinin olduğunu söyledi. Ancak bu yeterlilik belgesinin belediyenin Ak Partide olduğu 2007 yılında verildiği ortaya çıktı.

Gerçek suçlular soruşturma sonucu ortaya çıkacak ama en azından şunu biliyoruz: Bu son olmayacak. Dün depremde imara açılmaması gereken yerde imar izni verilmiş evleri, bugün yangın yeterlilik belgesini konuştuk, yarın dere yatağına yapılmış evlerin yaşadığı sel felaketini konuşacağız. Bir gerçek var, kanun, nizam, kural, yönetmelik sevmiyoruz. Denetimi malumunuz hiç mi hiç sevmiyoruz. Zaten otel sahiplerinin "Denetlenmesi hiç kolay olmayan" kişiler olduğu söyleniyor. İktidar ve yöneticileri artık "Ben uygun gördükten sonra memura ne oluyor" zihniyetinde. Kavramları ters yüz ettikleri yetmezmiş gibi, dilimize kazandırdıkları bir kavram var: "Bürokratik Vesayet" İktidara gelirken bürokratik vesayeti kaldıracaklarını vadetmişlerdi. Bunun Türkçesi şu; "Biz istediğimiz durumlarda yasa, yönetmelik, kural tanımayacağız, kafamıza göre takılacağız." Yoksa bürokrat dediğin neticede memurdur. Devletin yazılı kurallarını uygular, denetimini yapar. Uygun görmediği durumları bağlı olduğu kuruma bildirir. Siyasetçi gibi nabza göre şerbet vermek zorunda değildir. Doğru olanı yapmak ve söylemek zorundadır. Eğer bizim rahatsız olduğumuz "vesayet" buysa bunun olmaması durumu başıbozukluktur, keyfiliktir. Bizim yüzyılımız olacağı söylenen geleceğimiz o zaman koskoca bir distopyadan ibarettir.

title