Şikayet Edeceğine Bir Mum Yak
Ömer Aydın
Hem iş hayatında hem de özel yaşamımızda, etrafımızdaki insanların bir kısmı mazeret üretir, sorun çıkarır, kötümser ve kaygılı bir şekilde hareket ederler. Diğer bir kısım ise hedefleri doğrultusunda programlı çalışır, sorun değil, çözüm üretir. Bu iki davranış şekli, işletmelerdeki başarı ve başarısızlık arasındaki en önemli farklardan birini ortaya koyar.
İşletmenin büyüklüğü ne olursa olsun, tüm işletmelerin temel amacı başarıya ulaşmaktır. Bu yolda ise zorluklar kaçınılmazdır. Meşakkatli bir yolculuktur; dikenlerle doludur, endişe, korku ve eldekileri kaybetme riski her zaman vardır. Ancak iş dünyasında, bu zorluklarla başa çıkabilmek için mazeret yerine çözüm üreten bir zihniyet gereklidir.
İş hayatımın 30 yılı firma sahipleriyle geçti. Birçoğu, işletmelerini sıfırdan kuran ve hiç kimseden destek almadan kendi yollarını çizen insanlar. Engellere aldırış etmeyen, karşılaştıkları olumsuzlukları dikkatli bir şekilde ele alıp ortadan kaldıran ve asla mazeret üretmeyen bu insanlar, işletmelerini büyük bir başarıyla büyütmüşlerdir. Hikayelerini dinlediğinizde, gerçek anlamda ilham veren yaşamlar olduğunu fark edersiniz. Düşmüşler, fakat her defasında kendi ayaklarının üzerinde yeniden yükselmeyi başarmışlardır.
Mazeret kelimesi bana hep bazı Belediye Başkanlarını hatırlatır. Seçim dönemlerinde yüzlerce vaatte bulunurlar; ancak birçoğu bu vaatleri yerine getirmez. Sebebi sorulduğunda ise mazeretler arkasına sığınarak başarısızlıklarını örtbas etmeye çalışırlar. Ancak aynı koşullarda bulunan bazı başkanlar, önemli ve kalıcı projelere imza atarak başarılı olabilirler. Bu, mazeret üretmek yerine çözüm odaklı çalışmanın bir sonucudur.
Başarılı insanlar, yılmamak, cesur olmak, pozitif düşünmek, iyi niyetli ve planlı hareket etmek, sorunlara odaklanmak yerine çözümler üretmek gibi ortak özelliklere sahiptir. Bilirler ki, sıkıntı yaşamayan bir işletme yoktur; önemli olan bu sıkıntılar karşısında pes etmeden çözüm yolları aramaktır.
İş hayatında sıkıntılar kaçınılmazdır. Evine ekmek götüremeyecek durumda olan, kirasını ödeyemeyen ya da personelinin maaşını veremeyen birçok iş insanı, bu zorluklara rağmen asla pes etmemiştir. Başarıya giden yolun sıkıntılarla dolu olduğunu bilerek işe başlarlar. İyi niyet ve inançla çalışmanın, başarının yarısını oluşturduğuna inanırlar.
Karanlığa küfretmek yerine bir mum yakanlar, her zaman ileriye dönük bir adım atar. Şikayet eden, bahanelere sığınan, "Babam bana iş kurarken para vermedi," "Rakiplerimin çok parası var," "Çevrem yok," "Güvendiğim insanlar beni yarı yolda bıraktı," "Bizim sektörde nitelikli eleman bulmak zor" gibi söylemlerle zaman kaybedenler ise başarısızlığa mahkûmdur.
Koşulları değiştirmeye çalışırken en ufak bir engelle karşılaştığında vazgeçenler, geleceğin fırsatlarına odaklanmak yerine bahaneler üreterek kaybederler. Oysa ki iş dünyasında başarılı olmak, her şeye rağmen mazeret üretmeyip iş üretmekle mümkündür.
Özetle; mazeretler, iş hayatında ilerlemenin önündeki en büyük engellerden biridir. Başarılı olmak isteyen her iş insanı, bahanelerden kaçınıp, elindeki mevcut kaynaklarla en iyisini yapmaya odaklanmalıdır. Şikayet etmek, çözümün değil, sorunun bir parçasıdır. Mazeretlerinizle değil, başarılarınızla anılmak istiyorsanız, karanlığa küfretmek yerine bir mum yakın.