İş’te yeşil davranış
Doç. Dr. Onur Başar Özbozkurt
Son 50 yılda, küresel rekabet, tüketim ve nüfus hızla artarken doğal kaynaklarımız giderek azaldı ve azalmaya da devam ediyor.
21. yüzyılın beraberinde getirdiği yaşam tarzının bir sonucu olarak doğamız, maalesef tahribata uğruyor ve bu süreç, ekolojik bozulmalara, iklim değişikliğine ve su kaynaklarının azalmasına neden oluyor.
Değerli okurlar,
Ekosistemin değişmeye başlamasıyla geçtiğimiz yüzyılın insan sağlığı ve refahındaki avantajları bizlerden geri alacak gibi duruyor doğa. Çünkü artık dünya, yanıp sönen kırmızı uyarı işareti veriyor. Küresel Ayak İzi Ağı'nın yayınladığı "Yaşayan Gezegen-Biyolojik Çeşitlilikteki Düşüş Eğilimini Tersine Çevirmek" başlıklı raporda da dünyanın biyolojik kapasitesinin %56 oranında tüketildiğine, biyoçeşitliliğin farklı yerlerde farklı oranda azaldığına ve maalesef doğal dünyanın yok olma sınırında olduğuna dikkat çekiliyor.
Dünya ekonomisi ve nüfusu mevcut oranlarda artmaya devam ederse, doğal kaynakların 20 yıl içerisinde tükenebileceğine ilişkin çalışmalar, tahminlemeler bulunuyor.
Sizce de artık doğanın yardım çığlıklarına kulak vermenin zamanı gelmedi mi? Hatta geç kalmadık mı?
Daha iyi bir geleceğe ulaşmak için artık doğa; uluslararası organizasyonlara, devletlere, işletmelere ve hepimize büyük sorumluluklar yüklüyor. Çevresel sürdürülebilirlik ve çevreyi koruma konusundaki artan farkındalık, iş yerlerinde de yeşile duyarlı bir şekilde davranılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu süreçte özellikle işletmeler, çalışanlarının yeşile ve yeşilin önemine dair bilinç düzeylerini artırarak kaynakların bilinçsiz tüketiminin önüne geçebilir.
Nasıl mı?
İş yerlerinde yeşil davranış farkındalığın geliştirilmesiyle…
İş yerinde yeşil davranış, iş uygulamalarında çevre dostu politikalar ve yeşil hedefler doğrultusunda çalışanların sürdürülebilir tutum ve davranışlarını ifade ediyor. Yani, bireylerin çalıştıkları iş yerlerinde çevreye karşı duyarlılığı, çevre sorunlarına ilgililiği, çevre dostu uygulamalara ve iyileştirmelere katılımı olarak da açıklayabiliriz.
Örneğin, çalışanların geri dönüştürülebilir atıkları çöp kutusu yerine geri dönüşüm kutusuna, dönüştürülemeyenleri ise atık kutusuna atması, kullanılmayan teknolojik aletleri kapatması, elektrik ve suyu verimli ve tasarruflu kullanması, ofis malzemelerinin seçilmesinde çevre dostu ürünleri tercih etmesi, gereksiz kağıt kullanımından kaçınması, kullandığında ise müsvedde olarak bir sonraki kullanım için yine aynı kağıdı değerlendirmesi ve çalışma arkadaşlarını çevre dostu davranışlarda bulunmaya özendirmesi gibi…
Çalışanların bu davranışı benimsemesinde işletmelerin de çalışanlarına bu bilinci aşılaması ve günün önemli bir bölümünü iş yerinde geçiren çalışanların da psikolojik olarak iş yerini sahiplenmesi gerekiyor.
Tam da bu noktada, konunun önemine dikkat çekmek için, "Does Psychological Ownership Affect Green Organizational Behavior? (Psikolojik Sahiplik Yeşil Örgütsel Davranışı Etkiler mi?)" başlıklı çalışmamızı Singapur'da gerçekleştirilen bir konferansta sunmuştum. Çalışmamızda da gördük ki, örgütü psikolojik olarak sahiplenen iş görenlerin yeşil örgütsel davranış, örgüt içinde israfı azaltmak ve kaynakları verimli kullanmak suretiyle yeşil satın alma, örgütü koruma ve örgüte karşı kendisini sorumlu hissetme düzeyleri yüksek oluyor.
Son olarak…
Gelin hep birlikte yarının doğasını bugünden yaratalım…