Haberler

Dijital beden diliniz dijital kişiliğinizdir

Doç. Dr. Sevgi Kavut

Doç. Dr. Sevgi Kavut

Akademisyen-İletişim Uzmanı / Kocaeli Üniversitesi
07.03.2023 06:10

Bireylerin iletişim süreçlerinin yarısından fazlasını oluşturduğu ifade edilen ve kişilerin karakter yapılarını, duygu durumlarını, tutum ve davranışlarını anlamak açısından önemli bir kişilerarası iletişim bileşeni olan beden dilinin dijital iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması ve sosyal medyanın yaşamlarımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle birlikte dijital beden diline doğru bir dönüşüm yaşadığı görülüyor. Nitekim günümüzde bireylerin jest ve mimikleri başka bir deyişle beden dilleri kadar emojileri, dijital iletişim ortamlarındaki paylaşımları, videoları, beğenileri, marka tercihleri dijital ayak izlerini oluşturmanın yanında dijital beden dillerinin bir yansıması olarak önem taşıyor. Ancak bu noktada bilmemiz gereken beden dili duygu ve düşüncelerimizin yansıması olarak belirli bir andaki öfkemiz, mutluluğumuz, şaşkınlığımız gibi duygulara bağlı olarak refleks şeklinde gerçekleşir. Dijital beden dili ise sosyal medyada tercih ettiğimiz emojiler, beğendiğimiz videolar, yorumlar, tweetler, markalar, ürettiğimiz içerikler doğrultusunda dijital kişiliğimizin bir sembolü olarak online dünyadaki varlığımızı diğer bireylere gösteriyor.

Dijital Ayak İzleri: Dijital Kişiliğimizin Bir Sunumu

Dijital beden dilimizle verdiğimiz mesajların, kullandığımız emojilerin, işaretlerin, sembollerin her birinin gerçek yaşamda bir karşılığı ve anlamı bulunuyor. Dijital dünyadaki profillerimiz ilk izlenimi etkilemekte ve dijital ayak izlerimizi oluşturarak, bireylerin adları, adresleri, profil resimleri, arama sonuçlarının kimliklerinin yeni ölçütü olarak dijital kişiliklerini ifade ediyor. Dijital vatandaşlık, dijital toplum, dijital varlık kavramları çerçevesinde bireylerin işe alım süreçlerinden sosyal yaşam deneyimlerine kadar dijital dünyadaki tüm ayak izleri; dijital kişiliğinin bir sunumu olarak aktarılıyor. Sosyal medyanın çok kısa sürede hızla popüler olması, sanal gerçeklik ve metaverse evreninde yeni yaşam pratiklerinin oluşturulması yakın gelecekte sanal ve gerçek arasındaki ayrımın ortadan kalkacağını bir sinyali olarak değerlendirilebilir.

Bizler dijital birer vatandaş olarak bu dijitalleşme ve dijital toplum sürecinin ne kadar farkındayız? Her ne kadar e-devlet, çevrimiçi alışveriş, sosyal medya, dijital bankacılık gibi uygulamalarla bireyler dijital iletişim teknolojilerinin avantajlarından yararlanarak bu toplumun ve sistemin bir parçası olarak her gün veri üreterek dijital ayak izleri oluştursa da toplumda gerçek anlamda bir dijital farkındalık ve dijital okuryazarlığın olmadığı görülüyor. Bu noktada bizlere düşen sorumluluk ne? Hem yetişkin bir birey olarak hem de iyi bir dijital vatandaş olarak dijital haklarımız, kişisel sorumluluklarımız, dijital kanunlar, dijital güvenlik, siber güvenlik konularında daha güçlü adımlar atılması gelişmiş ve güçlü bir toplum olarak ilerlemek ve aydınlar yarınlar adına önem taşıyor.

title