Haberler

Anadolu’da İnsan Silüetleri İdol, Heykelcik ve Figürünler

Tülay Çağlar Kadı

Tülay Çağlar Kadı

Eğitimci - Yazar
03.01.2025 01:47

Anadolu'da İnsan Silüetleri

İdol, Heykelcik ve Figürünler

10 binlerce yıl önce güzel kavramı var mıydı yoksa güzel olan bütünün kendisi miydi?

10.000 yıl yaşananlara değişim ve tanık olmak sadece içgüdüsel bir tepki miydi?

Ve her şey sırasıyla idi...Çizen, yontan her seferinde insandı..!

Figürinler, insan ya da hayvan gibi canlı varlıkların kolay taşınabilir, üç boyutlu nesneleri olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar elbette gördükleri nesnelere veya canlı siluetlerine bu görevi yüklemiş olabilirler.

Bu nedenle kutsal alanlarda ve mezarlarda en sık rastlanılan buluntulardır. Tarih öncesi ve Eski Çağ'da bereketin, gücün, koruyuculuğun sembolleridir. Mana taşıyan bir kavramın madde dünyasına kazandırılmasının en büyük tarihsel ve sanatsal örnekleridir.

İnsan topluluklarının yerleşik hayat geçmesi sonrasında da üretime geçmesiyle yeryüzünde gelişmin başladığına dair rivayetler bulgular aracılığıyla teyitlidir.

Toprağa elle biçim vererek ateşte pişirmek, kimi zaman değerlendirmek ve saklamak gibi günlük işlerde kolaylıklar sağlayacak çanak çömlek, idollerle benzer aşamalardan geçmiştir.

Erken dönem figürleri, tarih öncesi ve erken tarihi dönemlerde insanlar tarafından yapılan heykelcikler, ritüel objeleri ve sanatsal eserlerini ifade eder. Bu figürler sadece estetik değerleriyle değil, aynı zamanda dönemin kültürel ve dini yapısına dair sundukları ipuçlarıyla da oldukça değerlidir. Figürinler, kullanım ve oluşturma amacı itibariyle arkeoloji bilimi kapsamında birbirinden bağımsız yorumlanan arkeolojik eserler arasındadır.

Figürünler elbette temenni maksatlı hamilelik, bereket gibi koruyuculuk ve üstün kılınma konularında değerlendirirken, son yıllarda yapılan kimi araştırmalar, figürin ya da idollerin kutsal bir varlık oluşunu utopik ve gerçekten uzak anlayış biçimleri olarak atfetmektedir.

Bunun yerine idol, figürün ve heykelcikler antik dönem oyuncakları olduklarının ve belki insan bedeninin maddeleştirilmesi hafıza aracı ve simya gereği büyü nesnesi olduklarına dair kanılar oluşmaktadır. Bu konu bilim dünyasında halen araştırılmaya ve tartışılmaya devam etmektedir. İdol ve figürin terimlerinin ayrımı ise çoğu zaman sorunludur. Bir çok eserin zaman zaman idol zaman zaman ise figürin olarak tanımlanıyor olduğunu hatırlatmak isterim.

İdolller üzerinde yer alan bezemeler, avlanma kültürünün bereketli oluşunun temennisini yansıtırken bir diğer yandan da kadın yani dişinin koruyuculuğuna da atıfta bulunurlar. Eserlerin soyut bir görev üstlenmiş oluşu ve hangi mekanizmanın temsilcisi olduğuyla birebir ilişkili ve ilgilidir.

Burada söz konusu eserlerin, ilahi olanı temsil etmesinin yanı sıra ilahi olanla bağlantı kurma aracı da olabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Hepsi de, insanoğlunun imgelemek yanıyla ilişkilidir!

İnanç ve Ritüeller Dünyasının Kadim Keşifleri

Bir taş yerdeyken doğadır; insan taşı alıp bir hayvanı kovalamak için attığında, taş, amacını gerçekleştirmek için kullandığı doğal bir araç olur. Bu taşı alıp, yontup işleyip bir araç yaptığında, artık o taş, kültürel bir üründür. Bu ürünün yapılış yani ifade biçimi ise kültürdür (Erdoğan ve Korkmaz, 2010 - Bostan, 2016).

Toprak tohumla buluştuğunda, ana cömertliğiyle, bire milyon veren şefkatiyle besler daima insanoğlunu…

İnsanoğlu da sevgisini göstermek niyetiyle yine onu kendine (toprak tutamına) biçim vererek ölümsüz kılar…

Kraliçe, sultan, anne, gebe olarak tasvir edilen topraktan figürünler, insanoğlunu yani ezeli evladını bereketle besler gibidir.

Mağaradan çıkan üretime geçen toprağı ekip biçilmesi bereket kavramı ile günümüzde de kullandığımız metaforik "toprak ana" kutsalı kavramı doğurmuştur.

Erken dönem toplumlarında açığa çıkan heykelcik, idol ve figürünler topraktan şekillerle yeryüzüne kazandırılmış, köprülerdir!

Kim bilir?

Belki de en çok bu nedenle insanoğlu da sevgisini göstermek niyetiyle toprağı kendinden kendiyle buluşturur.

Kutsal mitlerde geçtiği gibi…

Bir balçık topraktan yaratılan insan gibi!

Konuşmak, hayata geçirmek, yüzündeki ve başındaki hale vari oklardan yayılan yaşam enerjisi, cömertçe sunan özelliğini izleriz aslında köprü niteliğindeki eserler aracılıyla!

Yazının başında belirttiğim gibi, figürin ve idoller zaman içerisinde teknoloji ve sosyal yapıya bağlı olarak değişim, dönüşüm geçirerek kullanım ve yapım amaçlarında da çeşitlilik göstermişlerdir.

Bu eserler özellikle kültürlerin inanç sistemlerini çözümlemede bizlere Eski Çağ uygarlıklarının inancı ve uygulamaları ile ilgili bilgiler sunmaktadırlar. İlk sanatsal yaratıcılıklarının ortaya çıktığı avlanma ritüeli ezgiler, danslar, duvar resimleri heykeller günümüz anlayışının yapı taşıdır. Sanat, tarihsel yazgı biçimiyle tüm sanatsal disiplinlerin dönüşen çehresiyle insanoğlunun ruhsal arayışlarına cevap bulmaktadır.

Öyle ya! Bu eserler, erken dönem insanın inançları, zevkleri, gündelik teknikleri aracılığıyla farklı kültür bölgeleriyle olan etkileşimlerine de dair ipuçlarını günümüz insanına taşır. Figür ve idollerin, Anadolu arkeolojisinde de, sanatsal tarihinde de oldukça önemli bir yeri vardır.

İdol ve Figürün Arasındaki Farklar

İdol kendi alanında tartışmasız olarak, kesin derecede üstünlüğü kabul edilmiş kimse anlamı da taşımaktadır.

Daha çok, ağaç, taş ve bronz kullanılarak yapılan kutsala ilişkin heykelciklere idol denir ve bu kelime günümüz insanına hayranlık hissini yansıtmaktadır.

İdoller; yassı, soyut, kafa, boyun, omuz çıkıntısı ve gövdeden oluşan kutsal formlardır. İdollerin, bu dönemde şişman kadın formundan uzaklaşarak soyutlaştığını görüyoruz.

Figürinler, idollerde rastladığımız otoriter ifadeyi taşımaz. Duygu gösteren ifadeler örneğin pişmanlık, şaşkınlık, beklenti, dua sonrası eli açık temenni ifadeleri ve özellikle de başta yer alan taç nedeniyle böyle düşünmekteyim!

Mabut, anlamını da taşır.

Türlü gereçlerden yapılır ve yapılırken daha çok insan figürü stilize edilir. Anadolu' da erken dönem insanının gündelik hayat ve koşullarda en çok ulaşabildiği materyallerden yapılmışlardır.

İlkel kalmış toplumlarda, doğaüstü bir gücü olduğuna ve insanları etkilediğine inanılır. Canlı veya cansız bir nesneye benzetilebilir.

Halka idoller ise adını genellikle yuvarlak ya da halka şeklinde olan formlarından alır. Bu figürler, dini ve ritüel amaçlarla kullanılmış olup, toplumların doğaüstü güçlerle olan ilişkisini sembolize eder. Çoğunlukla kil, taş ve bronz gibi malzemelerden yapılan bu idoller, dönemin estetik anlayışını ve zanaat becerisini de yansıtır.

Pişmiş toprak, taş ve kemik gibi farklı malzemeler yanında büyük bir kısmı, başta altın olmak üzere farklı ham maddelerden üretilmiştir. Geniş coğrafik konumlarda farklı yerlerde keşfedilmeleri nedeniyle halka idollerin tarihlendirilmesi hiçte kolay olmamıştır.

Kalkolitik Çağ kutsal tören veya ayin geleneğinin demirbaşları niteliğinde olan halka biçimli idoller belki de boyuna kolye biçiminde geçirilmekteydi ve bu nedenle farklı şekillere göre ihtivaları sürekli değişmekteydi.

Genellikle zenginliğin, gücün ve ihtişamın bir göstergesi olarak bu dönemde oluşmaya başlayan elit sınıflara özgü ve olasılıkla, özellikle seçkin ve zengin mezarlarda ele geçen örnekler ışığında ritüel anlamlara da sahip buluntular olarak yorumlanmaktadır.

Erken dönemde yaşayan Türkler tabiatta gizli kuvvetlerin var olduğuna inanıyorlardı. Bu tabiat unsurlarından bazıları dağ, tepe, kaya, vadi, ırmak, su kaynağı, mağara, ağaç, orman, volkanik göl, deniz, demir ve kılıçtır.

Unutmayınız ki, bahsi geçen öğeler aynı zamanda ruh idiler yani tarihte doğanın güçlerine inanmak, insanların dünyayı anlamlandırma ve doğayı nasıl algıladıklarının ifadesidir.

Dönem insanına ait inançlar esasında kültürel, dini ve toplumsal yapıların temel taşlarını meydana getirirler.

Hatta dönem insanın anlayışına göre, yıldız, yıldırım, gök gürültüsü, Güneş, Ay, şimşek gibi hem ilahi hem de ruh düzeyinde var olduğu kabul görmekteydi çünkü kabul gören ideaya göre iyilik ve kötülük getiren iki tür ruh var idi..

Alaca Höyük kazılarında açığa çıkarılan ve Hatti uygarlığına ait testiler, kadehler gümüş kakmalı tunç geyik ve boğa heykelleri, güneş kursları, idoller, altın takılar ile Anadolu'da Hattiler sonrası tarih sahnesine çıkanlardır.

Hititlere ait arkeolojik eserler günümüz insanına kalbe dair ifade alanı sağlarken aynı zamanda ilham kaynağı olmaktadır.

Kybele heykelcikleri inançlar doğrultusunda kullanılan kil/pişmiş toprak en önemli kaynaklardır.

Kilden heykelciklerin erken örnekleri Neolitik Çağ' da (M.Ö.4500-9000) kilin ateşle olan ilişkisiyle birlikte başlamıştır.

Kadın figürinleri özellikle Neolitik dönemde (M.Ö. 8000-5500) yaygındır ve genellikle doğurganlık, bereket ve annelik sembollerini yansıtır. Bu figürinler, Anadolu'nun ana kültüne olan inancının bir göstergesidir. Çatalhöyük'te bulunan ünlü kutsal ana heykeli, bu dönemin önemli bir örneğidir. Bu heykel, doğurganlık ve bereketi simgeler ve dönemin sosyal yapısını anlamamıza yardımcı olur.

Alacahöyük'ün en çok bilinen kral mezarları olarak adlandırılan 13 gömüde mezar armağanları altın, gümüş, elektrum, tunç ve demirdendir. Bu mezar hediyelerinin en ilginçleri ise "Hitit Güneş Kursları" olarak bilinen geyik ve boğa motifli, tunçtan disklerdir.

Hayvan figürinleri ise, genellikle kutsal ve mitolojik anlamlar taşır. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde bulunan bu figürinler, tarım ve hayvancılıkla ilgili ritüellerde kullanılmıştır. Boğa, koç ve kuş figürinleri, bu dönemin yaygın motifleridir. Bu hayvanlar, aynı zamanda güç, bereket ve koruyuculuk gibi kavramları da temsil eder.

Bu figürinlerin yapımında kullanılan malzemeler ise genellikle kil, taş ve kemiktir. Bu malzemeler, dönemin teknolojik imkanlarını ve estetik anlayışını yansıtır. Ayrıca bu figürinler, dönemin sanat anlayışını ve zanaat becerisini de gözler önüne serer.

Figürinlerin dünyayı anlamlandırmanın bir yolu olduğunun, toplumun inanç ve anlam açısından değerli işlevler taşıdığı görülmektedir.

Demir Çağı Anadolu'da Hititler, Urartular ve Frigler gibi medeniyetlerin egemen olduğu bir dönemdir. Bu dönemde yapılan heykelcikler, savaşçı ilahlar ve koruyucu, kahraman, komutan kavramlarının temsiliyeti niteliğindeki figürleri içerir. Bu figürler, toplumların dini inançlarını ve koruma arayışlarını yansıtır.

Yeniden buluşana dek, hoşça kalınız

title