Fizyoterapistler
Umut Nimet Ataş
İşe fizyoterapistin tanımını yapmakla başlayalım çünkü birçok alanda multidisipliner olarak çalışan bu meslek grubunun insanlar tarafından tam olarak bilinmediği aşikârdır.
Fizyoterapist bireyin değerlendirmesini ve tanılamasını hekimlerin yönlendirmesiyle yapan, tedaviyi planlayan, uygulayan ve takip eden; mesleki yeterliliği olan, ulusal olarak tanınan bir eğitim programını (4 yıllık lisans programını) tamamlamış, kendi eylemlerinden sorumlu sağlık profesyonellerdir.
Fizyoterapistler; fiziksel, psikolojik, duygusal ve sosyal faktörleri kapsayan kanıta dayalı yaklaşımlar kullanır. Bireyin topluma katılımını, sağlığının korunmasını ve yeniden kazandırılmasını, fiziksel aktivitesini ve fonksiyonel yeteneklerini iyileştirir. Fizyoterapistler, Sağlık Bakanlığının tüm kademelerinde ( Ortopedi ve Travmatoloji, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Nöroloji, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Kardiyoloji, Göğüs Cerrahisi, Üroloji, Onkoloji, Çocuk Hastalıkları, tüm yoğun bakımlar, Romatoloji vb.) çalışabilecek yeterlilikte'dir. Çalışma ve kamuda istihdam edilebilecekalanlar ise şu şekildedir:
Yataklı tedavi merkezleri (Devlet/Eğitim araştırma/üniversite hastaneleri)
Ayaktan teşhis ve tedavi hizmeti veren sağlık kuruluşları (Aile sağlığı merkezler)
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri ve özel eğitim uygulama okulları (MEB)
Huzurevleri (Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı)
Spor kulüpleri ve Gençlik merkezleri (Gençlik ve spor bakanlığı)
Mesleki rehabilitasyon merkezleri
Okullar (MEB)
Önümüzdeki aylarda ülkemizdeki 3. Yılını tamamlayacak olan Covid-19'un bıraktığı etkiler sonucunda solunum fizyoterapisi ön planlara çıkmıştır. Covid-19'a yakalananlar, çoğunlukla kas iskelet tutulumu ve solunum problemleri yaşamakta ve hastalığı atlattıktan sonra da belli bir düzeyde bu problemler devam etmektedir. Covid-19 döneminde ve sonrasında solunum kapasitesi azalan hastalara, solunum fizyoterapisi ile gerekli akciğer kapasitesi tekrar kazandırılmaya çalışırken Covid-19 döneminde oluşan kas zayıflıkları içinde egzersiz programları uygulanır. Böylece fizyoterapistler, hem hastalık döneminde hem de hastalık sonrası dönemde büyük bir rol oynamış olurlar. Son dönemde yaşanılan bu salgın sebebiyle fizyoterapinin önemi öne çıkmış, halk tarafından daha iyi anlaşılır olmaya başlamış olsa da fizyoterapistler, yukarıda da belirttiğim gibi birçok sağlık alanında da hastalık dönemi ve sonrasında büyük rol oynayan bireyler' dir.
Bununla birlikte Sağlık Bakanlığının son yıllardaki politikalarına bakıldığında koruyucu ve önleyici uygulamalara önem verdiği açık bir şekilde görülmektedir. Koruyucu ve önleyici uygulamalar daha az masraflı olması ve bireyin iş gücü kaybını engellemesiyle devletimizin ekonomisine ciddi bir katkı sağlamaktadır.
Dünya'da ve toplumumuzda kas iskelet sistemi rahatsızlıkları giderek artıyor. Nöromusküler ve iskelet sistemi hastalıklarında (MS, SMA, DMD vb.) başta gelen sebeplerinden biri olan genetik faktörler göz önüne alınırsa, fizyoterapistlerin önleyici sağlık çalışmalarına yapacakları katkı önemli bir seviyede olacaktır. Özellikle genetik rahatsızlığa sahip olan ailelere sağlanacak olan danışmanlık hizmeti büyük önem arz etmektedir. Devamında sağlanacak olan kesintisiz rehabilitasyon süreci ise hastalığın gidişatı ve kullanılan ilaçların verimliği konusunda katkı sağlayacaktır.
Önleyici sağlık çalışmaları ile oluşabilecek hastalıklar önceden belirlenip önlem alınabilirse oluşabilecek hastalık sayısı azalır, oluşan hastalıkların sonuçları daha hafif olur, hasta birey daha rahat bir süreç geçirir ve hem sağlık çalışanına hem de devletin bütçesine binen yük azalmış olur. Giderek artan nüfus ve buna bağlı olarak henüz Sağlık Bakanlığı içinde çalışan fizyoterapist sayısının yetersiz olmasından dolayı hastaların zamanında gerekli tedaviyi görememesi gibi sonuçlar ortaya çıkarken devamında hastalığın kronikleşmesi veya komplikasyonların oluşması gibi sorunlar doğmaktadır. Hasta iyileşmediği için hastaneye tekrar başvurmakta, bu da hem tedavide zaman kaybına yol açmakta hem de tedavinin maliyetini artırmaktadır.
Şu an ulaşılabilen verilere bakıldığında 2014- 2020 yılları arasında Sağlık Bakanlığı bünyesine alınan fizyoterapist sayısı 2289 iken ülkemizdeki fizyoterapist sayısının nüfusa oranı hesaplanırsa ortalama olarak 100 bin kişiye 8 fizyoterapist düşmektedir. Bu oranlar sağlık alanına binen yükün artmaya devam edeceğini göstermektedir. Sağlık Bakanlığının 2023 hedefleri kapsamında olan 10.000 fizyoterapistin sağlanması durumunda bu yükün azalacağı gözle görünen bir gerçektir.
Bunların dışında değinmemiz gereken bir diğer konu taşeron şirketler ile Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalıştırılan fizyoterapistlerdir. Normal bir tedavi sürecinde bir fizyoterapistin kendi hastasını gözlemleyip, tanıyıp ona göre bir tedavi planı uygulaması belli bir süre içerisinde oluşuyor. Tanıma ve tedavi sürecinin başlaması sonrasında ise hastayı tedavi boyunca sürekli olarak takip ederek hastada olan değişikliklere yönelik tedavide gerekli değişim ve gelişimleri sağlamak yine fizyoterapistin uzun gözlemleri ve bilgi birikimi sonucunda gerçekleşiyor. Taşeron şirketler ile çalışan fizyoterapistlerin tedavide devamlılığı sağlama durumları, farklı sebeplere bağlı olarak, değişebildiği için hasta sürekli olarak değişen fizyoterapiste uyum sağlama ve tedavinin değişmesi, aksaması, uzaması gibi sorunlarla karşılaşabilirken bu durum sağlık sektöründe de aksamalara sebep oluyor. Tedavi süresi uzadıkça hem bütçeye hem de sağlık çalışanlarına binen yük artıyor. Ayrıca tedaviden yeterli verimi alamayan hasta daha sonrasında bu şikayetlerle tekrar hastanelere başvurabiliyor.
Sağlık Bakanlığının, hali hazırda KPSS'de yüksek puanlar alarak atama bekleyen fizyoterapistlerden istihdam sağlaması hem halk sağlığı hem sağlık çalışanlarına binen yükün azaltılması hem de devlet bütçesinin rahatlatılması açısından daha verimli olacak ve fizyoterapistleri kendi mesleğini icra etme konusunda çok mutlu edecektir.
Gelecek günlerde, fizyoterapistlerin daha iyi tanındığı ve daha çok istihdam edilmeye başladığı zamanları görmek fizyoterapistlerin en büyük umudu ve beklentisidir.