Haberler

Şifalı Sorular Yazı Dizisi: Alma Verme Dengesini Yakalamak

Yasemin Gazanker

Yasemin Gazanker

Profesyonel Yaşam Koçu / Khum Akademi
31.01.2025 11:25

Soru:

Merhaba Yasemin Hanım sizi severek takip ediyor ve yaptığınız işi tebrik ediyorum. Sorum şu: Hep alma verme dengesinden bahsedilir ve bu dengeyi çok kaçıran bir insan olarak fark ettiğimde dengeleri yeniden sağlayabilmek adına kendimden daha az taviz vermeye başladım. Ancak bu durumda da hayatımdaki insanları hep daha fazlasına alıştırdığım için yine sıkıntılar yaşıyorum. Tam olarak nasıl davranmam gerekiyor çevremdekilerle ilişkilerimin bozulmaması için?

Cevap:

Merhaba canım, öncelikle içten duyguların için teşekkür ederim.

Hayatın içindeki en büyük dengelerden biri, alma ve verme dengesidir. Ancak çoğu zaman, farkına bile varmadan bu dengeyi bozabiliyoruz. Çünkü insan, varoluş itibarıyla sevilmek, onaylanmak ve kabul edilmek ister. Bunun için bazen farkında olmadan, karşı tarafın beklentilerinin ötesine geçeriz. Daha fazla veririz, daha çok fedakârlık yaparız, kendimizi unuturuz. Sonra bir gün gelir, verdiğimizin fazlalığını, kendi içimizde oluşan eksilmeyi fark ederiz ve bu dengeyi kurmaya çalışırız. İşte o an, en zor olan başlar: Alışkanlıkları değiştirmek.

Sen de fark etmişsin ki, uzun zaman boyunca fazla vererek bir düzen oluşturmuşsun. Şimdi geri çekildiğinde, çevrendekiler buna tepki veriyor. Çünkü insan alıştığı şeyin devam etmesini ister. Alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kalınca rahatsızlık hisseder. Onlara göre sen, eskisi gibi devam etmelisin. Fakat buradaki en önemli nokta şu: Sen de artık eskisi gibi devam edemezsin. Çünkü sen değişiyorsun ve bu değişimin içinde kendini yeniden var ediyorsun.

Peki, bu noktada ne yapmak gerekiyor? Öncelikle, dengenin yalnızca "vermek" üzerine kurulamayacağını kabul etmek lazım. Verdiğin her şeyin içinde senin zamanın, emeğin, duyguların, enerjin var. Eğer bu denge hep tek taraflı kalırsa, zamanla tükenirsin. O yüzden kendini suçlu hissetmeden, iç huzurunu koruyarak, sağlıklı sınırlarını belirlemelisin. Çünkü sınır koymak, sevgisiz olmak demek değildir. Aksine, sağlıklı bir ilişkide olması gereken en temel şeylerden biridir.

İnsanlara nasıl davranacağını yeniden belirlerken, ani keskin değişimler yerine, adım adım gitmek daha sağlıklı olabilir. Küçük değişikliklerle başlamak, onların da bu sürece uyum sağlamasını kolaylaştırır. Örneğin, sürekli fedakârlık yaptığın bir konuda, kendini biraz geri çekmeyi dene. Hemen büyük bir tavır değişikliği yerine, küçük farkındalıklar yarat. "Bugün bunu yapamayacağım, ama şu şekilde yardımcı olabilirim." gibi cümlelerle, hem sınırlarını çizebilir hem de onların yeni düzene alışmasını sağlayabilirsin.

Unutma ki, bu süreçte bazı kişiler tepki gösterebilir. Çünkü artık eskisi gibi olmaman, onların çıkarına gelmeyebilir. Fakat senin buradaki niyetin, ilişkileri koparmak değil, sağlıklı bir denge kurmak. Bunun bilincinde olursan, gelen tepkileri kişisel algılamadan, duygusal olarak yıpranmadan yoluna devam edebilirsin.

Ve en önemlisi, kendine şu soruyu sormalısın: "Ben neden bu kadar fazla verdim?" Çünkü bu dengenin bozulmasının kökünde, derinlerde yatan bir inanç olabilir. Belki yeterince sevgi görme isteği, belki onaylanma ihtiyacı, belki de sevilmek için hep daha fazlasını yapmak zorunda olduğunu düşünmek… Bunları fark ettiğinde, alma-verme dengesini yalnızca dış dünyada değil, iç dünyanda da sağlamaya başlarsın.

Değişim sancılı olabilir, ancak uzun vadede senin ruhuna iyi gelecek olan budur. Çünkü hayat, sadece vermekle değil, almakla da anlam kazanır. Ve sen, dengeni bulduğunda, gerçekten hak ettiğin gibi değer göreceğin ilişkiler inşa edebilirsin.

Sevgiyle kal.

Farkında ol, farklı ol.

Yasemin Gazanker

www.yasemingazanker.com

title